Sığırcılık işletmelerinde buzağıların yaşama gücü oranı, işletmedeki buzağı ölümleri hakkında bilgi vermekte olup bir işletmede belli bir döneme kadar yaşayan buzağı sayısının canlı doğan buzağı sayısına bölünmesiyle elde edilmektedir. Yeni doğan buzağıların sağlığını ve yaşama gücünü ırk, besleme, iklim, hastalıklar, barınak, hijyen, doğum tipi, cinsiyet gibi unsurlar etkilemektedir. Tekirdağ ilinde süt sığırcılığı işletmelerinde buzağı ölümleri ile ilgili yapılan bu çalışma, şansa bağlı seçilen 207 adet süt sığırcılığı işletmesinden yüz yüze yapılan anket yolu ile toplanan veriler değerlendirilerek yapılmıştır. Ankette işletmelerin yapısal özellikleri ve işletme içi uygulamalara değinilerek işletmelerin buzağı bakım, besleme ve ölümleri incelenmiştir. İşletmelerde yetiştirilen toplam hayvan sayılarının %15.9’u 0-5 baş, %26.6’sı 6-10 baş, %31.4’ü 11-20 baş, %18.4’ü 21-30 baş, %7.7’si ise 31 ve üzeri baş olarak tespit edilmiştir. İşletme sahiplerinin %71.5’i ilkokul, %14’ü ortaokul, %12.1’i lise, %2.4’ü üniversite mezunu olduğu belirlenmiştir. İşletmelerde gebe hayvanlara septisemi aşısı yaptırma oranı %45.9, doğumdan sonra buzağılara septisemi serumu uygulama oranı %69.1 olarak tespit edilmiştir. Buzağı ölüm oranı %5 olan işletmelerin oranı %33.8, ölen buzağıların %48.3 oranında 1-7 gün arasında yaşam süresi bulunduğu, %18.2 oranında ise ölen buzağıların annesi olan ineğin başka buzağılarının da öldüğü saptanmıştır. Buzağı ölümlerinde ishalin önemli bir yer tuttuğu belirlenmiş olup prebiyotik ve probiyotik kullanımının arttırılması, bakım, besleme, hijyen ve koruyucu sağlık uygulamaları olan aşılamalara daha fazla özen gösterilmesi ile ölüm oranlarının azaltılabileceği söylenebilir. Buzağı kaybı olarak nitelendirilebilecek diğer bir konu ise servis periyodunun uzun olmasıdır. Doğumdan sonra tekrar gebe kalma arasındaki geçen süre olan servis periyodunun uzaması, farklı nedenler sonucu ortaya çıkmaktadır. Servis periyodunun optimum sürelere indirilmesinin ise işletmelerde; teknik personel istihdamı, tekniğine uygun bakım ve besleme uygulamaları, kızgınlık tespit uygulamaları ve gözlem sürelerinin arttırılması, yeterli sayı ve nitelikte personel istihdamı ve suni tohumlama tekniği uygulamalarına bağlı olmaktadır. Yapılan bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, süt sığırcılığı alanında faaliyet gösteren işletmelerin buzağı ölüm oranlarını azaltıcı tedbirler almaları ve kayıt tutma ile bu oranları düzenli olarak takip ve kontrol etmeleri gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilmeyen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, çalışmanın Committee on Publication Ethics (COPE)' in tüm şartlarını ve koşullarını kabul ederek etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.
The survival rate of calves in cattle farms provides information about calf mortality in the farm and is obtained by dividing the number of calves that live up to a certain period by the number of live-born calves. Factors such as breed, nutrition, climate, diseases, shelter, hygiene, type of birth, and gender affect the health and survival of newborn calves. In this study conducted on calf mortality in dairy cattle farms in the Tekirdag province, data collected through face-to-face surveys from 207 randomly selected dairy cattle farms were evaluated. The survey examined the structural characteristics of the farms and in-farm practices, focusing on calf care, feeding, and mortality. The total number of animals raised in the farms was found to be 15.9% for 0-5 heads, 26.6% for 6-10 heads, 31.4% for 11-20 heads, 18.4% for 21-30 heads, and 7.7% for 31 or more heads. It was determined that 71.5% of the farm owners were primary school graduates, 14% were secondary school graduates, 12.1% were high school graduates, and 2.4% were university graduates. The rate of septicemia vaccination for pregnant animals in the farms was 45.9%, and the rate of septicemia serum application to calves after birth was 69.1%. It was found that 33.8% of the farms had a calf mortality rate of 5%, with 48.3% of the deceased calves having a lifespan of 1-7 days, and 18.2% of the deceased calves’ mothers also having lost other calves. Diarrhea was identified as a significant factor in calf mortality, and it can be suggested that increasing the use of prebiotics and probiotics, paying more attention to care, feeding, hygiene, and preventive health practices such as vaccinations, can reduce mortality rates. Another issue that can be considered as calf loss is the long service period. The extension of the service period, which is the time between giving birth and becoming pregnant again, results from various causes. Reducing the service period to optimal durations in farms depends on employing technical personnel, appropriate care and feeding practices, increasing heat detection applications and observation times, employing sufficient and qualified personnel, and implementing artificial insemination techniques. The results of this study suggest that enterprises involved in dairy cattle farming should take measures to reduce calf mortality rates and systematically monitor and control these rates through record keeping.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Büyükbaş Hayvan Yetiştirme ve Islahı, Hayvan Yetiştirme |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Eylül 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 11 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 21 Sayı: 4 |