8 Kasım 2016 yılında Amerika başkanı seçilen
Donald Trump’ın öncelikli meseleleri haksız ticaret faaliyetleri ve göç
konularıydı. Trump, 8 Mart 2018’de yerli üreticileri ve endüstrileri korumak
için Çin’e karşı demir ve çelik ürünlerinde tarifeler uygulayacağını duyurdu.
Çin ile beraber Türkiye’de tarifelere maruz kalan ülkeler arasındaydı. Çin’in
Amerika’ya misillemelerle karşılık vermesi ve misillemelerin karşılıklı
olarak ilerlemesiyle korumacılık kapsamı
bağlamında konan tarifeler Ticaret Savaşları’na sebep oldu. Trump’ın aslında
uluslararası ekonomiden çekilmek anlamına gelmeyen, ihracat için üretim yerine,
yerel pazar için üretim üzerinden ekonomileri yönlendirmek anlamına gelen
tersine küreselleşme (Bello, 2005: 113) bağlamında yerli pazar için korumacı davranması
1930 yılındaki Smoot – Hawley tarifelerinin Amerika için negatif sonuçlarını
hatırlatmaktadır. Bu çalışmanın amacı iki büyük egemen güç (Bergsten, 2018: 13)
arasında başlayan ticaret savaşlarının Türkiye’ye etkisini değerlendirmek ve
gelişmekte olan Türkiye’nin yerel ve uluslararası açıdan verdiği tepkileri
göstermektir. Bu çalışma ticaret
savaşları bağlamında uygulanan korumacılık politikalarının gerekçelerini
ikincil veri kaynaklarını kullanarak inceleyecektir ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve tüm bu
gelişmelere karşı tepkilerini gösterecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İşletme |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 29 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |