Hayvansal gıdalar kaliteli proteinleri ve dünya çapında eksikliği görülen birçok
mikro besin ögesini biyoyararlılığı yüksek formlarda içeren ve özellikle bebeklik, çocukluk,
adolesan çağ, gebelik ve laktasyon gibi hassas yaşam evrelerinde tüketimi daha da önem
kazanan bir besin grubudur. Dünya nüfusunun artması, hayvancılık teknolojilerinin
ilerlemesi, ekonomilerin büyümesi ve hayvansal gıdalara olan talebin artması, küresel
olarak hayvansal gıda üretimini artırmıştır. Bu artış, beraberinde bazı iklim ve çevre
sorunlarını da getirmektedir. Hayvansal kaynaklı gıda üretimi sonucu havaya karbondioksit
(CO2), metan (CH4) ve nitröz oksiti (N2O) içeren sera gazı emisyonlarıyla birlikte hidrojen
sülfür (H2S) ve amonyak (NH3) gibi gaz emisyonları salınmakta, kötü kokular açığa
çıkmakta ve hava kirliliği meydana gelmektedir. Ayrıca üretimin yoğunlaşması sonucu
fazla miktarlarda ortaya çıkan ve uygun bir atık yönetim prosedürü uygulanmayan
hayvansal atıklar, içeriğindeki çeşitli ağır metal, hormon, antibiyotik, besin ögeleri
(özellikle azot ve fosfor) ve patojen mikroorganizmalarla birlikte toprak ve su kirliliğine
neden olmaktadır. Bu madde ve organizmalar insanlara geçtiğinde çeşitli sağlık sorunları
ve hastalıklara sebebiyet vermektedir. Hayvancılığın diğer etkileri arasında geniş arazi ve
fazla miktarda enerji ve su kullanımı vardır. Ormanlık alanlar hayvanların otlatılması için
meralara dönüştürülmekte, yem bitkisi yetiştirmek amacıyla ekim için araziye ihtiyaç
duyulmaktadır. Su kaynaklarının günden güne artan kullanımı ise, su kıtlığına zemin
hazırlamaktadır. Bu etkilerin bir sonucu olarak habitat tahribatı ve biyoçeşitlilik kaybı
meydana gelmektedir. Hayvancılığa ek olarak, iklim değişikliği ve çevre kirliliğine neden
olan diğer bir sektör ise enerjidir. Petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlar küresel
olarak birincil enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ancak bu yakıtlar yenilenebilir
olmayıp aynı zamanda çevre dostu değildir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi olan
biyokütle enerjisinin, fosil yakıtlara göre sera gazı emisyonlarını ve kirlilik risklerini
azalttığı belirtilmektedir. Biyokütle kaynaklarından birisi olan hayvansal atıklardan,
anaerobik çürütme yoluyla biyogaz üretilebilmektedir. Dünya’da ve Türkiye’de biyokütle
dönüştürme yoluyla biyogaz üreten tesis sayısının artırılması, enerji talebinin karşılanması
adına çevre dostu bir katkı sunacaktır.
hayvansal gıda hayvansal atık sürdürülebilirlik çevre kirliliği biyogaz
İstanbul Rumeli Üniversitesi BAP2022-002
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hayvan Sağlığı Ekonomisi ve İşletmeciliği |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | İstanbul Rumeli Üniversitesi BAP2022-002 |
Yayımlanma Tarihi | 16 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 2 Sayı: 1 |