Türkiye’de devlet ve toplum ilişkisinin tarihsel ve toplumsal temelleri Osmanlı’dan Cumhuriyet’e anti-demokratik bir süreç şeklinde intikal etmiş ve kendisini daha çok darbeler üzerinden göstermiştir. Bu düşünsel yapı çok partili hayata geçişle birlikte kendisini daha da belirgin bir şekilde göstermiştir. Tük Silahlı Kuvvetlerinin 27 Mayıs askeri müdahalesiyle başlayan ve belirli zaman aralıklarıyla devam eden darbeler bu zihniyetin varlığını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla bu zihniyet, ordunun darbe ve darbe süreçlerindeki rolünü anlamayı zorunlu kılar. Demokratik siyasetin gelişimini sekteye uğratan darbeler daha çok devlet ve toplum arasındaki kutuplaşma ve iktidar ilişkisini elitist kurumların kendilerini korumaya yönelik girişimleri olarak devreye sokulmuşlardır. Vesayet kültürünün ordu üzerinden şekillenen bu hegemonyasının darbeler vesilesiyle inşası Türkiye’de demokratikleşme sürecini aksatan bir rol oynamıştır. Bu çalışmada, Türkiye’de çok partili hayata geçişle birlikte yüz yüze kalınan darbelerin tarihsel ve toplumsal temelleri üzerinde durularak ordunun vesayet kültüründeki yeri tartışılmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede bürokratik geleneğin Türkiye’de devlet toplum ilişkisindeki egemenliğinin etkinliğinin anlaşılması sağlanarak demokratik sürecin nasıl bir zemin üzerinde şekillendiği çözümlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 1 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 4 |