This study aims to explain how secular law became established in Islamic legal thought by examining the interaction and transformation of the concepts of sharīʿa, qānūn, and yasaq (jasaq) in the Islamic legal system. To achieve this aim, first, the etymological origins of these concepts were comparatively analyzed, followed by a discussion of their transformations throughout history. To systematically reveal the historical development of these concepts in the Islamic legal system, sharīʿa was examined first, followed by qānūn, and finally yasaq (jasaq). In Islamic legal thought, sharīʿa was positioned as the fundamental authority originating from divine sources and encompassing all aspects of human life. However, the interaction of the Islamic world with different cultures paved the way for the emergence of new political and legal sources alongside religious sources. Although the Greek-origin concept of qānūn was initially limited to financial and tax matters, it gradually expanded to include moral, spiritual, social, political, and scientific principles. This expansion process is significant as it demonstrates the flexibility and adaptability of the Islamic legal system. After the Mongol invasion of Baghdad in 1258, the interaction between sharīʿa and Genghis Khan’s Yasaq (jasaq) gained a new dimension. Yasaq (jasaq) gained legitimacy by interacting with qānūn and began to take root in the Islamic world. This process laid the groundwork for Islamic law to expand beyond divine-sourced religious rulings to include human and customary elements, enabling the emergence of secular legal regulations.
Bu çalışma, İslam hukuk sisteminde şerîat, kanun ve yasa (casag) kavramlarının etkileşimini ve dönüşümünü inceleyerek, din dışı yasa fikrinin İslam hukuk düşüncesinde yerleşik hâle gelme sürecini açıklamayı amaçlamaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için öncelikle bu kavramların etimolojik kökenleri karşılaştırmalı olarak analiz edilmiş, ardından tarihsel süreçteki dönüşümleri tartışılmıştır. Mezkûr kavramların İslam hukuk sistemindeki tarihsel gelişimini sistematik bir şekilde ortaya koyabilmek için ilk olarak şerîat, sonrasında kânun ve son olarak yasa (casag) kavramı incelenmiştir. İslam hukuk düşüncesinde şerîat, ilâhî kaynaktan gelen ve insan hayatının tüm alanlarını kapsayan temel otorite olarak konumlanmıştır. Ancak İslam dünyasının farklı kültürlerle etkileşimi, dinî kaynakların yanında yeni siyasi ve hukuki kaynakların doğmasına zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda Yunanca kökenli kânun kavramı, başlangıçta mali ve vergi konularıyla sınırlı kalsa da zamanla ahlaki, dinî, sosyal, siyasi ve ilmî prensipleri de kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bu genişleme süreci, İslam hukuk sisteminin esnekliğini ve uyum kabiliyetini göstermesi bakımından önem arz etmektedir. 1258’de Bağdat’ın Moğollar tarafından işgali sonrasında şerîat ile Cengiz Han Yasası (casag) arasındaki etkileşim yeni bir boyut kazanmıştır. Yasa (casag), şerîat ile etkileşime girerek belli bir meşruiyet zemini kazanmış ve İslam dünyasında kökleşmeye başlamıştır. Bu süreç, İslam hukukunun ilahî kaynaklı şer‘î hükümler dışında, beşerî ve örfi unsurları da kapsayacak şekilde genişlemesine ve din dışı hukuki düzenlemelerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan önemli unsurlardan birisi olmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Felsefesi, İslam Hukuku |
Bölüm | İlahiyat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 30 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 24 Sayı: 2 |