This
study aims to analyze the boundary phenomenon from the perspective of
comparative historical sociology and to analyze the boundaries as the spatial
projection of the social memory. For
this purpose, researcher conducts interviews via the oral history method with 7
people (5 men and 2 women) over 60 years old who lived in Sarp village situated
in Turkey-Georgia border area. On the basis of interviews, the history of the
border was compared through three different periods (from 1921 to 1988 when the
border was closed, the year 1988 as the moment of the opening of the border and
the period until today). As a result of these comparisons it was determined
that the first period can be symbolized as social resetting by means of power,
authority and ideology; the second period was symbolizing the rise of sociality
as overcoming the threshold, breaking the wall and crossing the border and the
third period can be said to symbolize a social restructuring on the basis of
the migration, family, work-life and gender imaginations. After all the
conclusion obtained from this research was that moving from the memories of the
inhabitants of the border, this space created different social-spatial
relations and shaped different identity patterns throughout its distinct
historical periods.
Bu
çalışma, sınır olgusunu karşılaştırmalı tarihsel sosyoloji perspektifinden
irdelemeyi ve sınırları toplumsal belleğin mekânsal izdüşümü olarak analiz
etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, çalışmada, Türkiye-Gürcistan sınır bölgesinde
yer alan Sarp köyünde yaşayan 60 yaş üzeri 7 kişi (5 erkek ve 2 kadın) ile sözlü
tarih yöntemi aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerden
hareketle, sınırın tarihi üç farklı dönem (sınırın çizildiği 1921 yılından
sınırın açıldığı 1988 yılına kadar olan dönem, 1988’de sınırın açıldığı dönem
ve sınır açılmasından günümüze kadar olan dönem) üzerinden karşılaştırılmıştır.
Yapılan karşılaştırma sonucunda, birinci döneminde sınırın güç, otorite ve
ideoloji aracılığıyla toplumsalı sıfırladığı, ikinci döneminde eşiği aşmak,
duvarı yıkmak ve sınırı geçmek şeklinde toplumsalın yükselişini sembolize
ettiği ve üçüncü döneminde göç, aile, çalışma hayatı ve toplumsal cinsiyet
imgelemleri temelinde toplumsalın yeniden yapılanmasını içerdiği anlaşılmıştır.
Ortaya çıkan bu sonuçlar, sınırda yaşayanların belleklerinden hareketle,
sınırın her tarihsel dönemde farklı toplumsallıkları oluşturduğu, değişik
mekânsallıkları ürettiği ve yeni kimlik örüntülerini meydana getirdiğini
göstermiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Sosyoloji |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Eylül 2018 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mayıs 2018 |
Kabul Tarihi | 21 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |