Gerek bilimsel gerekse
sanatsal çalışmalarda etik ihlalleri ile ilgili belirlenmiş bulunan fiillerin
başında şüphesiz emek hırsızlığını ifade etmek için kullanılan “intihal”
kavramı gelmektedir. Başkasına ait bir fikri, düşünceyi, yargıyı veya duyguyu
kendine aitmiş gibi sunarak muhatapları yanıltmak ve bu sayede başkasına ait
olan bir malzemeyle bir çalışma meydana getirmek olarak tanımlanabilecek
“intihal” fiili, daha çok güncel çalışmalar bağlamında değerlendirilmektedir.
Hâlbuki bilim ve sanatın mazisi ne kadar eskiyse emek hırsızlığı meselesi de o
kadar eskidir. Diğer bir ifadeyle insanın ve eserin olduğu her yerde ve her
zaman diliminde ahlaki yozlaşma ve bozulma söz konusu olacaktır. Bu bağlamda
Türk edebiyatının asırlar boyu temsil görevini üstlenmekle “klasik” olarak
adlandırılmayı hak eden divan şiiri geleneğinde, şairler arasında şiirlerindeki
anlam ve/veya kullanılan dil malzemesi noktasında, benzerliklerin etkilenme
düzeyini aşarak hırsızlık olarak tarif edilebilecek boyutlara ulaştığı
örneklerin sayısı hiç de az değildir. Daha da önemlisi klasik şiir geleneğinde
bu tür hırsızlık örnekleri “nazirecilik” perdesi altında meşrulaştırılmış,
övülmüş ve hatta özendirilmiş biçimde şiir geleneğinin önemli bir unsuru
durumuna getirilmiştir.
Bu çalışmada
klasik Türk edebiyatında ve özellikle şiir alanında etkilenme, esinlenme veya
daha ileri düzeyde intihal olarak nitelendirilebilecek birtakım örnekler ele
alınacaktır. Bu bağlamda Hayâlî Bey’in, kendisi de başka bir şiire nazire
olarak yazılmış bir gazeli ile aynı vezin ve kafiyeye sahip Şeyhülislam
Yahyâ’ya ait bir gazel, başka benzer örnekler de göz önünde bulundurularak
mukayeseli olarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.
One of the most
important acts related to ethical violations in both scientific and artistic
works has been plagiarism which is the term used for literary theft. The act of
plagiarism, which can be defined as one’s misleading related people by
presenting an idea, thought or judgement belonging to others as if his/her own
and thus constituting a work by the material of somebody else, has been
evaluated rather in terms of contemporary works. However, the past of
plagiarism is as old as the past of science and art. In other words, wherever
and whenever human and work exist ethical degeneration or gangrene will come
into question. In this sense, in the tradition of divan poetry which deserves
to be called as “classic” by taking on the representation task of Turkish
literature for centuries, among poets, with regard to the meaning and/or linguistic
material used in their poems, the number of the examples in which similarities
exceed the level of being affected and can be defined as theft, are not a few.
More importantly in the tradition of classical poetry those kind of theft
examples have been rendered an important component of poetry by being
legalized, praised and even encouraged under cover of “nazire” (imitative or
parallel poetry).
In this study, several
examples, which can be qualified as affection, inspiration or at a more
advanced level plagiarism in classical Turkish literature and especially in the
field of poetry, are to be discussed. In this sense a ghazal of Hayali Bey that
has been written as a nazire itself for another poem and a ghazal of
Seyhulislam Yahya with same meter and rhyme will be tried to be analysed
comperatively by considering other similar examples as well.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Edebiyat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ağustos 2018 |
Kabul Tarihi | 14 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |