Âşıklık, Türk kültürü içerisindeki en kadim geleneklerden bir tanesidir. Tarih seyri içinde kam, baksı, şaman ve akıncı gibi adlarla bilinen ozanlık, XV. yüzyılın başından itibaren bünyesinde değişimler ve dönüşümler yaparak kendi içerisinde bağımsız bir gelenek meydana getirmiştir. Bu yeni oluşumda “Âşıklık Geleneği” olarak adlandırılmaktadır. Kopuz veya vurmalı çalgılarla irticalen/doğaçlama şiir söyleme geleneği olan âşıklık, geçmişten günümüze kadar sürekliğini korumuştur. Türk milletinin millî ölçüsü olan hece ölçüsüyle şiirler yazan âşıklar, toplum hayatından seçtikleri konuları, sözlü gelenek içerisinde sade, anlaşılır ve akıcı bir dil ile ele alarak halkın sözünün temsilciliğini yapmışlardır.
Bu çalışmada XXI. yüzyılın yaşayan âşıklarından Malatyalı Hanefi Ünver’in âşıklık geleneği içerisindeki yeri tespit edilecektir. Ünver henüz altı aylık iken gözlerini kaybetmesi nedeniyle saza/söze yönelmiş, kendi çabasıyla gelenek içerisinde yer edinmiştir. Beşeri ve ilahi aşkı şiirlerinde terennüm eden âşık, yaklaşık 150 tane şiir yazmıştır. Ünver’in bir ustası olmamasına rağmen bizzat kendisi yine iki tane âşığa ustalık etmiş ve geleneğin devamlılığına katkıda bulunmuştur. Âmâ ve ümmi olan Hanefi Ünver; sevgiye, kardeşliğe, yardımlaşmaya, birlikteliğe, vatan sevgisine ve yaratılanı yaratandan ötürü sevmeye, saygı göstermeye dayalı şiirleriyle insanların kalbinde taht kurmuş bir âşıktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Türk Dili ve Edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 6 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |