Niyâbet bir terim olarak, hukukî konularda
başkası adına tasarrufta bulunma veya başka birinin yerine herhangi bir ibadeti
edâ veya kaza etme anlamlarına gelmektedir. Bu bağlamda hadîs kaynaklarında
başkası adına tasaddukta bulunma, köle azat etme, hac yapma, vefat etmiş bir
kimsenin nezirde bulunup da edâ etmediği namaz, oruç, yürüme, i’tikâf vb.
ibadetleri kaza etme rivâyetleri nakledilmiştir. Bu konuların bazısında niyâbet
ittifakla kabul edilmişken, bazı meselelerde ise muhaddislerce sahih kabul
edilen hadîslerin varlığına rağmen ihtilâf edilmiştir. İhtilaf edilen
mevzulardan birisi de başkasının yerine hac yapmadır. Bu konudaki niyâbet
rivâyetleri, yaşayan ve vefat eden kişi
için hac yapma şeklinde vârid olmuştur. Bu çalışmamızda, bu ihtilâfın hicrî ilk
üç asırda rivâyetler üzerinden nasıl başladığı, sahâbe ve tabiînin âlimlerinin
nasıl bir tutum takındıkları, bu dönemlerde hangi rivâyetlerin aktarıldığı ve
özellikle hicrî ikinci asır mezhep imâmlarının bu hadîslere nasıl yaklaştıkları
ve ne kadarını bildikleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmamızda da görüleceği üzere her hadîs aynı
şöhreti yakalayamamış, bütün ilim meclislerinde aynı zaman dilimlerinde var
olamamış, bazıları ise senedleri sahih de olsa pek fazla itibar görmemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 11 |