Asırlar boyunca İslam alimlerinin zihinlerini meşgul eden meselelerin başında nesih konusu gelmektedir. Nesih konusunda pek çok müstakil eser kaleme alınmış, tefsirlerde nesihle ilgili özel bölümler oluşturulmuştur. Ulûmu’l-Kur’ân eserlerinde nâsih-mensûh ilmi yer almıştır. Birey ve toplumun Kur’an ile olan ilişkisi, toplumsal değişim ve gelişim süreçleri ile yüce Allah'ın kulları için öngördüğü faydalar doğrultusunda şekillenmiştir. Nesih kavramı, insanlığın tarihsel gelişimini dikkate alan ve ilâhî hükümlerin duruma göre farklılık arz eden bağlamlarını gözeten değişiklikleri ifade etmektedir. Bu itibarla nesih meselesi günümüzde de ilim adamlarımızın gündemini meşgul etmeye devam etmektedir. Nesih konusuna değinen müfessirlerimizden biri de Zemahşerî'dir (ö. 538/1144). Biz bu makalemizde Zemahşerî’nin nesih anlayışını ve onun nesihle maslahat arasında kurduğu ilişkiyi konu edineceğiz. Zemahşerî’nin hem neshe bakışı hem de neshi maslahat ve makâsıdla buluşturma gayreti özgün boyutlar taşımaktadır. Zemahşerî, makâsıdî yorum ile nâsih-mensûh kapsamındaki âyetleri ele almıştır. Zemahşerî, neshi fiile tesir eden sebep ve şartlar bakımından hikmetle alakalı bir süreç olarak değerlendirmiştir. Zemahşerî'ye göre nesih konusu maslahat kavramı ile birlikte ele alınması gereken bir olgudur. Dönemsel değişiklikler ve uygulama farklılıkları nesih kavramı ile birlikte düşünülmelidir. Buradaki değişim sürecine yön veren ilke maslahat faktörüdür. Nesih kavramı ile ilgili olarak Zemahşerî'nin kullandığı iki kavram; maslahat ve durumsallıktır. İçtimâî ve ahlâkî hükümlerin tesisinde âyetlerin makâsıda ve maslahata uygunluğu gözetilmiştir. Zemahşerî'nin nesih görüşü, neshin varlığı veya nesih imkânından ziyade nesih-maslahat ilişkisine odaklanmıştır. Nesih tartışmalarındaki esas problem konunun Kur’an’ın genel amaçları çerçevesinde ele alınmaması ve gâî bakış açısının göz ardı edilmesidir. Çünkü ona göre bir hükmün metinsel varlığının devam etmesi, uygulanabilirliğinin sonsuz olduğu anlamına gelmez. Kur’an'da savaşa ve barışa işaret eden âyetler birbiriyle çelişkili olmadığı gibi sonsuza kadar uygulanması emredilen hükümler de değildir. Aynı şekilde İslâm'ın ilk yıllarında Müslümanların sayısına bağlı olarak caiz olan bir uygulama, sonraki dönemde maslahat gereği kaldırılmıştır. Nesih-muhkem bağlantısında da benzer bir durum söz konusudur. Kur’an’ı anlama çabası âyetlerin lafız ve mana itibariyle ele alınmasını içeren ilmî faaliyetleri içermektedir. Manaya delalet eden unsurların tahlil edilmesi, Kur’an’ın anlam bütünlüğünün tespit edilmesi için önem arz etmektedir. Kur’an’da yer alan hükümler, birey ve toplumun hayatını tanzim edici mahiyette normlar ihdas etmekte ve ahlâkî prensiplerle şekillenen bir muhteva taşımaktadır. Makâsıdî bir yaklaşımla Kur’an ahlakını tesis etmede cahiliye döneminin bazı uygulamaları tashih edilmiş kimi uygulamalar ise tasfiye yoluna gidilerek kaldırılmıştır. Kur’an’ın tarihselliğine de atıfta bulunarak diyebiliriz ki, âyetler hayatın içinde hayatla birlikte şekil almıştır. Bununla birlikte Kur’an, çağları aşan tarih üstü prensiplerle örülü bir yapıya sahiptir. Zemahşerî, maslahatın gerektirdiği istikamette âyetlerin iptal edilebileceğini, onun yerine daha hayırlısının ya da bir benzerinin getirebileceğini ifade etmektedir. Ona göre şer’î bir hükmün gayeleri gözetmedeki maslahat ilkesi gözetilmelidir. Toplumların kendi durumları açısından maslahatlarına uygun olan yasalar çeşitlilik arz etmektedir ve bunu sağlayacak mekanizma ise nesihle tesis edilmektedir. Değişim ve süreklilik arasındaki dengenin Mekke’den Medine’ye hicretle birlikte evrilen sosyal farklılaşmayla beraber ele alınması gereklidir. Hz. Muhammed’in vahiyle ilk temasında Mekke’de hâkim olan yapı ile Medine’de bir şehir devleti kurma kudretine ulaşmış Müslümanların kültürel ve siyasal mevzilenmeleri iki dönem arasında bir hayli mesafe olduğunu göstermektedir. Tebliğin gizli davet ve yakın çevreyi davet boyutundan aleni propaganda aşamasına taşınmasıyla birlikte âyetlerin muhtevası ve hitabı da değişime uğramıştır. Bu değişimin en bariz görüldüğü dönem ise kuşkusuz Medine dönemidir. Buradaki demografik yapı içerisinde hâkim durumda bulunan Yahudilerle münasebetlerin âyetlerde konu ediliş şekli Müslüman-Yahudi ilişkilerindeki seyirle doğrudan alakalıdır. Öyle ki hicretin ilk yıllarında Müslümanlara Yahudilerle iyi geçinmeyi, onların birtakım yanlışlarının görmezden gelinmesini ve affedici olmalarını salık veren âyetler, zamanla Yahudilerin sözleşmelere/anayasaya aykırı davranmalarıyla yerini savaşı emreden âyetlere bırakmıştır. Bu çalışmada Zemahşerî’nin, Kur’an’ın anlaşılmasında kilit bir kavram olan nesih hakkındaki görüşleri irdelenmiş ve özellikle nesih-maslahat ilişkisi değerlendirilmeye gayret edilmiştir. Neshin hikmet boyutu ile vahyin genel prensipleri arasındaki bağ analiz edilmeye çalışılmıştır.
The issue of naskh is one of the issues that have occupied the minds of Islamic scholars for centuries. Many independent works have been written on the subject of naskh, and special chapters have been created in tafsir about naskh. The science of nasikh-mansukh took place in the works of ʿUlūm al-Qur'ān. The relationship between the individual and society with the Qur’ān has been shaped in line with the social change and development processes and the benefits that Almighty God has envisaged for his servants. The concept of naskh refers to changes that take into account the historical development of humanity and consider the contexts of divine decrees that differ according to the situation. In this respect, the issue of naskh continues to occupy the agenda of our scholars even today. One of our commentators who touched on the subject of naskh is Zamakhshari (d. 538/1144). In this article, we will discuss Zamakhshari's understanding of naskh and the relationship he established between naskh and maslaha. Both Zamakhshari's view of naskh and his effort to bring naskh with maslaha and maqasid have original dimensions. Zamakhshari dealt with the verses within the scope of nasikh-mansukh with purposive interpretation. Zamakhshari evaluated naskh as a process related to wisdom in terms of the reasons and conditions affecting the act. According to Zamakhshari, the issue of naskh is a phenomenon that should be considered together with the concept of maslaha. Periodic changes and application differences should be considered together with the concept of naskh. The principle that guides the change process here is the maslaha factor. Two concepts used by Zamakhshari regarding the concept of naskh are benefit and situational. In the establishment of social and moral decrees, the verses' relevance to the point and the interest were taken into consideration. Zamakhshari's view of naskh focused on the naskh-maslaha relationship rather than the existence of naskh or the possibility of naskh. The main problem in the discussion of naskh is that the subject is not handled within the framework of the general purposes of the Qur’ān and the final point of view is ignored. Because, according to him, the continuation of the textual existence of a provision does not mean that its applicability is endless. The verses in the Qur’ān that point to war and peace are not contradictory with each other, nor are they decreed to be implemented forever. Likewise, a practice that was permissible in the first years of Islam depending on the number of Muslims was abolished in the following period as a matter of interest. There is a similar situation in the naskh-muhkam connection. The effort to understand the Qur’ān includes scientific activities that include dealing with the verses in terms of wording and meaning. Analyzing the elements indicating meaning is important for determining the meaning integrity of the Qur’ān. The provisions in the Qur’ān establish norms regulating the life of the individual and society and have content shaped by moral principles. In establishing the morality of the Qur’ān with a maqasid approach, some practices of the jahiliyyah period were corrected, and some practices were abolished by going to liquidation. By referring to the historicity of the Qur’ān, we can say that the verses have taken shape in life with life. However, the Qur’ān has a structure that is knitted with supra historical principles that transcend the ages. Zamakhshari states that the verses can be canceled in the direction required by the interest and that a better one or a similar one can be brought in its place. According to him, the principle of maslaha should be observed in pursuing the aims of a shar'i decree. The laws that are suitable for the interests of the societies in terms of their own situation vary, and the mechanism to ensure this is established by naskh. The balance between change and continuity needs to be addressed together with the social differentiation that evolved with the migration from Mecca to Medina. The cultural and political positioning of the Muslims, who had the power to establish a city-state in Medina, and the structure that dominated Mecca at the first contact of Prophet Muhammad with the revelation, shows that there was a great distance between the two periods. The content and address of the verses also changed with the moving of the communiqué from the dimension of secret invitation and an invitation to the close circle to the stage of public propaganda. The period in which this change is most evident is undoubtedly the Medina period. How the relations with the Jews, who are in a dominant position in the demographic structure, are discussed in the verses, is directly related to the course of Muslim-Jewish relations.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 9 Sayı: 2 |