The research question of this article is how the thesis that the Qur’ān has been preserved unchanged as the word of Allah until today has been proven. Based on this main question, the paper discusses the revelation of the Qur’ān from al-Lawḥ al-Maḥfūz (the preserved tablet) to Prophet Muhammad (pbuh) within the framework of its verbal-meaning integrity, as well as the preservation and dissemination of the verses to the people through three methods: memorization, writing, and compilation. The research employs the method of historical criticism. Following this method focused on the analysis of historical narrations and sources, the article furnishes examples to elucidate the memorization, writing, and compilation of the Qur’ān during the lifetime of Prophet Muhammad (pbuh). Narratives concerning the collection of the Qur’ān in his time undergo critical assessment from both textual and isnād perspectives. Muslims, adhering to Islamic epistemic paradigm, believe that the Qur’ān is the final holy book sent by Allah and has reached the present day without any alteration since its revelation. Muslims cite verse 9 of Ṣurah al-Ḥijr and verses 16-19 of Ṣurah al-Qiyāmah as evidence that the Qur’ān is directly preserved by Allah. The Qur’ān was memorized and written down by the early Muslims and later compiled into a book as a manifestation of this preservation. This article advances the thesis that the preservation of the Qur’ān occurred through three different means during the lifetime of Prophet Muhammad, addressing the topic within the context of Qur’ānic verses. It attempts to substantiate this thesis with rational, transmitted, and historical evidence. The fact that the Qur'an was memorized and preserved in people's memories, written down on sheets and in books, and compiled into a single collection during the time of Muhammad (pbuh) has been examined based on strong and reliable evidence. To support this view, historical evidence consistent with the expressions of the Qur’ān is presented, and prominent narrations regarding the collection and compilation of Qur’ānic verses are analyzed and evaluated from both textual and isnād perspectives. When examining the verses of the Qur’ān and authentic hadiths, it becomes evident that the term Kitab refers to a collection of papers bound together with iron rings or string, while al-raqq al-manshūr, (spread thin leather) denotes large sheets made from deer or gazelle skin upon which the Qur’ān was written. Additionally, al-ustuwāna al-musḥaf signifies the place identified as one of the pillars of the mosque where the Musḥaf was placed. These serve as evidence for the compilation of the Qur’ān. Furthermore, a comparison was made between the traditional views of scholars and a new interpretation brought forth by Ḥamiduddin Abdulḥamid Farahī (1863-1930), an Indian subcontinent scholar, regarding verses 16-19 of Ṣurah al-Qiyāmah. Concepts such as compilation, al-raqq al manshūr, abrogation, and al-ustuwāna al musḥaf are explored in detail to shed light on the intricacies of the subject. The study is also supported by references to the opinions of scholars such as Shehzād Saleem, Amin Ahsan Islāhī, Tamannā, ‘Imādī, and Abullatīf Rahmānī. The article first examines various aspects, supported by verses and ḥadiths, to provide evidence that the early Muslims memorized the Qur’ān. These aspects include the fact that Arabs were illiterate, yet possessed strong memories, the gradual revelation of verses, continuous recitation in prayers, the utilization of the Qur’ān in tabligh activities, recitation of the Qur’ān through muqābalah, the significance placed on memorizers and the encouragement of teaching. Secondly, the claim that the Qur’ān was written during the time of Prophet Muhammad is attempted to be substantiated through hadiths and historical data, focusing on subtopics such as the companions' copies of the Qur’ān, scribes of revelation, writing materials, and paid scribes. Third, the article addresses the compilation of the Qur’ān during the Prophet's era, comparing the views of Farahī with classical exegetes. Additionally, the article addresses certain narrations suggesting that the Qur’ān was not compiled during the time of Prophet Muhammad, as well as narrations implying that due to abrogation, the Qur’ān could not be written during his lifetime. Subsequently, after evaluation from both textual and isnād perspectives, these narrations are deemed weak. In conclusion, it should be noted as a significant research finding that, during the time of Prophet Muhammad, the Qur’ān was primarily memorized by the strong memories of the predominantly illiterate Arab community, the revealed verses were written down at the instruction of the Prophet, and they were compiled before his death, which is highly compatible with the principle of divine preservation.
Qur’an Recitation Memorization Writing Compilation Compilation of the Qur’an Preservation of the Qur’an
Bu makalenin araştırma sorusu, Kur’ân’ın Allah kelamı olarak değişmeden günümüze kadar korunduğu tezinin nasıl gerçekleştiğidir. Bu ana soru ekseninde makalede, Kur’ân'ın lafız-mana bütünlüğü içerisinde Levh-i Mahfuz'dan Hz. Muhammed'e inzali ve inzal olan ayetlerin ezberlenmesinin, yazılmasının ve toplanmasının hangi yollarla gerçekleştirildiği ve Kur’ân’ın nasıl muhafaza edildiği hususları ele alınmaktadır. Bu araştırmada tarihsel eleştiri yöntemi kullanılmıştır. Tarihî rivayetlerin ve kaynakların analizi üzerine odaklanan bu yönteme bağlı kalarak, Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında Kur’ân’ın hıfzı (ezberlenmesi), kitâbeti (yazılması) ve cem’i (toplanması) örneklerle anlatılmış, Kur’ân’ın Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde toplanması ile ilgili rivayetler hem metin hem de isnad açısından eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İslam ilim paradigmasına bağlı Müslümanlar, Kur’ân’ın Allah tarafından gönderilen kutsal kitapların sonuncusu olduğuna ve Allah’tan geldiği gibi en ufak bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaştığına inanmaktadırlar. Müslümanlar, Hicr suresinin 9 ve Kıyâmet suresinin 16-19 ayetlerini ve ilgili diğer ayetleri delil göstererek Kur’ân'ın bizzat Allah tarafından korunduğu inancına ulaşmışlardır. Bu makale, Kur’ân ayetleri bağlamında konuyu ele alarak henüz Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatta iken Kur’ân'ın korunmasının üç yolla gerçekleştiği tezini ileri sürmüş, bunu aklî, naklî ve tarihî delillerle temellendirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, öncelikle Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında Kur’ân’ın ezberlenerek hafızalarda korunması, yazılarak sahifelerde ve kitaplarda kaydedilmesi ve toplanarak bir araya getirilmesi gerçeği sağlam ve güvenilir veriler ışığında irdelenmiştir. Bu görüşü ispat sadedinde, Kur’ân’ın ifadeleri ile uyumlu tarihi deliller ortaya konularak Kur’ân ayetlerinin toplanıp derlenmesi ile ilgili bilinen belli başlı rivayetler metin ve isnad açısından eleştirel analize tabi tutulup değerlendirilmiştir. Âyet ve sahih hadislere bakıldığında buralarda "Kitap" kelimesinin, demir halka veya ip ile birleştirilmiş kâğıt yığını anlamında kullanıldığı; "rakk-ı menşur" (yayılmış ince deri) teriminin, üzerine Kur'an'ın yazıldığı ceylan ya da geyik derisinden mamul büyük kâğıtları ifade ettiği, Üstüvâne-i mushaf’ın ise, mescidin direklerinden biri olarak nitelendirilen ve yanına mushafın konulduğu yeri ifade ettiği anlaşılmaktadır. Bunlar Kur’ân’ın yazılıp toplandığının delilleri olarak düşünülmektedir. Ayrıca Hindistan alt kıtası âlimlerinden Hamîdüddîn Abdulhamîd el-Ferâhî’nin (1863-1930), Kıyamet Suresinin 16-19 ayetlerine getirdiği yeni yorumla klasik âlimlerin görüşlerinin bir mukayesesi yapılmış, cem’, kitap, rakk-ı menşur, nesh ve üstüvâne-i mushaf kavramları irdelenerek konu ayrıntılarıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çalışma Shehzad Saleem, Emin Ahsen el-Islâhî, Israr Ahmed, Tamannâ ‘Imâdi ve Abdullatîf Rahmânî’nin görüşlerine de atıflar yapılarak desteklenmiştir. Makalenin ilk bölümünde, Kur’ân'ın ilk Müslümanlar tarafından ezberlendiğini göstermek için başta ayet ve hadisler olmak üzere çeşitli deliller sunulmuştur. Bu deliller arasında Arapların ümmî olması, güçlü bir hafızaya sahip olmaları, ayetlerin peyderpey nazil olması, namazlarda sürekli okunması, tebliğde bir araç olarak kullanılması, mukabele yoluyla okunması, hafızlara değer verilmesi ve muallimliğin teşvik edilmesi gibi konular ele alınmıştır. Ardından, Kur’ân'ın Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yazıldığı hususu sahabe Mushafları, vahiy kâtipleri, yazı malzemeleri ve ücretli Mushaf yazıcıları alt başlıklarıyla incelenmiştir. Üçüncü olarak, Kur’ân'ın Peygamber döneminde cem’ edildiği konusu ele alınmış ve Ferâhî'nin görüşleri ile klasik müfessirlerin görüşlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Sonrasında, Ferâhî'nin Kur’ân'ın ezber yoluyla değil, yazı yoluyla bir araya getirilerek cemedilip bir kitap haline getirildiği şeklindeki görüşü, aklî ve naklî delillerle desteklenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte, Kur’ân'ın Hz. Muhammed'in (s.a.v.) döneminde cemedilmediğine dair bazı rivayetlerin yanı sıra nesih sebebiyle Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatında Kur’ân'ın yazılamadığı yönündeki rivayetler de ele alınmış, metin ve sened açısından değerlendirildikten sonra bunların zayıf olduğu sonucuna varılmıştır. Netice itibarıyla Kur’ân'ın Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde ağırlıklı olarak ümmî Arap toplumundaki hafızası güçlü ilk Müslümanlar tarafından ezberlenmesi, nâzil olan ayetlerin Hz. Peygamberin talimatıyla yazıya geçirilmesi ve vefatından önce cem’ edilmesinin onun ilahi korunmuşluk ilkesiyle son derece uyumlu olduğu önemli araştırma bulgusu olarak zikredilmelidir.
Kur’ân Kıraat Hıfz Kitâbet Cem’ Kur’ân’ın Cem’i Kur’ân’ın Korunması
İlginiz için teşekkür eder, kolaylıklar dilerim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kuran-ı Kerim Okuma ve Kıraat |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 6 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 1 |