The bond of faith that man has established with his creator was realized through the prophet. The problem of anti-prophecy, which is widely experienced at the intellectual level with its dimensions affecting our age, corresponds to a serious belief problem. The principles known via prophecy in monotheistic religions are summarized as beliefs in Allah, prophecy, and afterlife. The theology of monotheistic religions emerged within the framework determined by the prophethood. As a result, the prophethood, as the starting point of religion, appears as the most accurate way to obtain information about God and the afterlife. An anti-prophetic attitude has been observed in the anti-religious circles and names renowned for it have been seen in the historical path. This anti-prophetic attitude seen in the Iranian origin dualist traditions and in the Indian origin belief circles of Barāhima and Buddhism living in the lands acquired as a result of the Islamic conquests, has led to serious debates in the Islamic society. Scholars who wrote polemical works against them produced answers by staying in the scope of reason. In these works, which stand out with their erudition, the institution of prophethood in the person of the Prophet Muhammad is supported by historical and traditional arguments and then by verses of the Qurʾān. The basic arguments of the prophethood called ‘hujaj and a‘lām’ are included in apologetic works of the early period, which are mainly based on the traditional evidence of prophethood accepted by the People of the Book. The Works aiming to demonstrate the propehthood in muslim thought until the classical period diveded into two groups in terms of content. Firstly : works that deal with prophethood only through traditional evidence and narrations that narrate miracles and similar wonderful events that took place in the hands of the messenger. Secondly, works aiming to prove prophethood in historical and sociological terms, along with its traditional evidence. In the following period, scholars whose main purpose is to systematically prove the prophethood continued their writing activities on the same subject. During this activity, a special literary genre named Dalāʾil al-nubuwwa was formed in the literature. This article aims to introduce the essential examples of Dalāʾil al-nubuwwa Works, written against the anti-prophetic challenges emerged in the second century of the hijra and gradualy increased during the third and fourth centuries of the hijra and focus on their place and importance in the literature.
This paper was prepared by Lütfi Bozkale and based on his doctoral thesis titled "The Problem of Anti-Prophecy in Kalam Literature", completed in 2022 at the Department of Basic Islamic Sciences at Ankara University Social Sciences Institute.
İnsanın yaratıcısı ile kurduğu inanç bağlarından biri de peygamber vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Çağımıza yansıyan boyutlarıyla entelektüel düzeyde tartışılan nübüvvet karşıtlığı alanındaki problemler ciddi bir inanç sorununa tekabül etmektedir. Tevhide dayalı inanç sisteminde nübüvvetle bilinen akāid ilkeleri Allah’a, nübüvvete ve ahirete iman şeklinde temellendirilmiştir. İnanç dünyamızı düzenleyen ve akılla da imkânı kabul edilen bu üç prensibin detayları, bize Allah tarafından nebiler aracılığı ile bildirilen bilgilerdir. Bu eksende tek Tanrılı dinlerin teolojisi nübüvvetin belirlediği çerçeveyle ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak nübüvvet dinin çıkış noktası olarak, Allah ve ahiret inancı hakkındaki bilgileri elde etmede en sahih ve sağlıklı yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi izlekte görülen şekliyle din karşıtı çevre ve felsefelerde nübüvvet karşıtı bir duruş gözlemlenmiştir. İslâm fetihleri sonucunda elde edilen topraklarda yaşayan İran kökenli senevî geleneklerde ve onların etkilendiği Hint kökenli Berâhime ve Budist inanç çevrelerinde görülen nübüvvet karşıtı bu tutum İslâm toplumunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. İslâm âlimlerinin, heretik mülhidler olarak tanımladıkları söylem çevreleri, salt akla dayanarak vahiy karşıtı iddialarda bulunmuştur. Bunlara karşı savunu eserleri yazan ulemâ; aklın, vahyin ve duyuların delaleti ile cevap üretmişlerdir. Bilgisel içerikleri ile dikkat çeken bu eserlerde peygamberlik, Hz. Muhammed özelinde tarihi ve geleneksel delillerle savunulmuş her iki yön Kur’ân’daki ayetlerle de teyit edilmiştir. Özellikle erken dönem savunu eserlerinde görülen Ehl-i kitap mensuplarının kabul ettiği geleneksel peygamberlik delilleri üzerinden yürütülen bu muhteva nübüvvetin temel argümanı “Hucec ve A‘lâm” delilleri olarak ilk teliflerde yer almıştır. Müslüman düşüncesinde klasik döneme kadar yazılan elçiliği ispat eserlerini muhteva açısından iki grupta ele aldık Bunların ilki: Peygamberliği sadece geleneksel deliller üzerinden elçinin elinde gerçekleşen mûcize ve benzeri harikulade olayları nakleden rivayetler üzerinden ele alan eserler. İkincisi nübüvveti geleneksel delilleri ile ağırlıklı olarak burhanî tarihî ve sosyolojik yönden ispat etmeyi amaçlayan eserler. Muahhar dönemde yazılan savunu eserlerinde de sistematik olarak ana amacı nübüvveti savunmak olan âlimler aynı muhteva üzerinden telif faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyet sonucunda literatürde “Delâlilü’n-nübüvve” olarak isimlendirilen özel bir yazın türü ortaya çıkmıştır. Bu çalışma hicri II. Asırda başlayıp III. ve IV. asırlarda etkisi gittikçe artan nübüvvet karşıtı meydan okumalara karşı yazılmış peygamberlik savunusu, “Delâilü’n-nübüvve” eserlerinin önemli örneklerini tanıtıp bunların literatürdeki yeri ve önemini vurgulamak üzerine olacaktır.
Bu çalışma Lütfi Bozkale tarafından Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Kelâm Bilim Dalında 2022 yılında tamamlanan “Kelâm Literatüründe Nübüvvet Karşıtlığı Sorunu” adlı doktora tezinden faydalanılarak hazırlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 26 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.