This article tries to show that Fakhr al-Dīn al-Rāzī, one of Ash‘arī theologians of the contracting period, showed a Mu‘tazila tendency regarding the ontic value of divine attributes and his successors followed him in this regard. The problem of divine attributes, a heated discussion area of theology, has been interpreted differently by the theological sects over centuries. Mu‘tazila scholars before Abu Hāshim al-Jubbāī regarded those attributes as nominally attributed to God. For the first time, with Abu Hāshim, this relation was approached with a realistic attitude: Although divine attributes are not accepted as particular realities, they are viewed as states/ahwāl, the universal model of kalam atomism. The pre-Gazzālī Ash‘arī theologians, on the other hand, ascribed real existence to divine attributes as particular properties, whether they adopted this universal model or not. According to Abū al-Ḥasan al-Ashʿarī, the founder of Ashʿarism, which does not include the universal category in any way, the attributes carried by God’s essence consist of particular qualities. al-Bāqillānī and al-Juwaynī, who, like Abu Hāshim, made room for universals under the name of states, accepted particular qualities that led to universal attributes in a system compatible with Ashʿarism. Muta’akhkhirūn Ash‘arī theologians, building their thought system within the framework of the particular-universal dichotomy, felt the need to apply the theories of universals and predication to overcome the paradox caused by the famous motto “Attributes are neither Him nor other than Him”. On the basis of universal properties that have a lower degree of existence compared to particular properties, Abū al-Ḥasan al-Ashʿarī’s theory of particular attributes is intended to be associated with Abu Hāshim’s theory of universal (state). In this context, the value of divine attributes discussed on the ontic ground by the mutaqaddimūn theologians was drawn to the epistemic ground in the muta’akhkhirūn period. From the first kalām works of Fakhr al-Dīn al-Rāzī to the last kalām works, he was distant from the ontic value of divine attributes. The statement that the derived word “knower”, which is appropriate for being a predicate in the propositional structure, and the infinitive “knowledge”, which is not appropriate for being a predicate, meet the same purpose, and that divine attributes are considered divine essence are the most important indications of this distance. Reviewing the works of prominent theologians, scholars of the time such as Fakhr al- Dīn al-Rāzī, Aḍud al-Dīn al-Ījī, Sa‘d al-dīn al-Taftāzānī, al-Jurjānī, and al-Dawānī, this article aims to demonstrate that Abu Hāshim’s view of the divine attributes in the ontic context was welcomed and that the evaluation of divine attributes shifted from particular realities to universal ones in the ontic context. The meaning of “God is knower” proposition according to the pre-Mu‘tazila in the ontic context will be analyzed. Then, its meaning according to Ash‘arite theologians from their framework of universals, will be investigated.
Kalam Divine attributes Ahwāl (states) Universals Particulars Mu‘tazila al-Rāzī
Bu makale müteahhirîn dönem Eş‘arî kelâm âlimlerinden Fahreddîn er-Râzî’nin ilâhî sıfatların ontik değeri hususunda Mu‘tezilî eğilim gösterdiğini ve onu bu hususta haleflerinin de takip ettiğini göstermeye çalışmaktadır. Kelâm ilminin en hararetli tartışma sahasına sahip olan ilâhî sıfatlar problemi itikadî mezhepler bazında ve dönemsel olarak farklı şekillerde yorumlanmıştır. Ebû Hâşim el-Cübbâî öncesi Mu‘tezilî âlimler Allah’a nisbet edilen sıfatları nominal tarzda değerlendirmiştir. İlk defa Ebû Hâşim’le beraber bu nisbete gerçekçi bir tavırla yaklaşım gösterilmiş; ilâhî sıfatların tikel bir gerçekliği kabul edilmese de bunlar kelâm atomculuğunun tümel modeli olan hâller şeklinde kabul edilmiştir. Gazzâlî öncesi Eş‘arî kelâmcılar ise bu tümel modeli benimsiyor olsun ya da olmasın ilâhî sıfatlara tikel özellikler şeklinde gerçek varlık atfında bulunmuştur. Herhangi bir şekilde tümel kategorisine yer vermeyen Eş‘arîlik mezhebinin kurucusu Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’ye göre Tanrı’nın zâtı tarafından taşınan sıfatlar tikel özelliklerden ibarettir. Ebû Hâşim gibi hâller/ahvâl adı altında tümellere yer açan Bâkıllânî ve Cüveynî Eş‘arî mezhebine uyumlu bir sistemde tümel sıfatlara yol açan tikel özellikleri kabul etmişlerdir. Düşünce sistemini tikeller ve tümeller ikili kategorisi çerçevesinde inşa eden Müteahhirîn Eş‘arî kelâmcıları ise “sıfatlar zâtın ne aynıdır ne de gayrıdır” meşhur sözünün yol açtığı paradoksu aşmak için tümel ve yüklem teorilerine başvurma ihtiyacı hissetmiştir. Tikel özelliklere nispetle daha düşük bir varlık derecesine sahip olan tümel özellikler esas alınarak Ebu’l-Hasan el-Eş‘arî’nin tikel sıfat teorisi Ebû Hâşim’in tümel teorisiyle (hâller) bağdaştırılmak istenmektedir. Bu bağlamda mütekaddimîn kelâmcılar tarafından ontik zeminde tartışılan ilâhî sıfatların değeri Müteahhirîn dönemde epistemik zemine çekilmiştir. Fahreddîn Râzî ilk kelâm eserlerinden son kelâm eserlerine değin ilâhî sıfatların ontik değerine karşı mesafeli olmuştur. Özellikle önerme yapısında yüklem olmaya elverişli olan “âlim” türetilmiş kelimesi ile yüklem olmaya elverişli olmayan “ilim” mastarının aynı maksadı karşıladığının ifadesi ve manevî sıfatların nefsî sıfatlar sayılması bu mesafenin en önemli belirtisidir. Bu makale Fahreddîn Râzî, Îcî, Teftâzânî, Cürcânî ve Devvânî gibi müteahhir dönemin öne çıkan düşünürlerinden hareketle ilâhî sıfatların ontik bağlamda tikel gerçeklikten tümel gerçekliğe doğru değerlendirilmeye tabi tutulduğu ve Ebû Hâşim’in ontik bağlamda ilâhî sıfatlara bakışına bu dönemin kelâmcıları tarafından sıcak bakıldığını göstermeye çalışmaktadır. Tanrı’nın âlim olma yüklemi baz alınarak Ebû Hâşim el-Cübbâî öncesi Mu‘tezile’nin “Tanrı âlimdir” önermesinin ontik bağlamda ne anlama geldiği tahlil edilecek, ardından da tümeller çerçevesinde müteahhir Eş‘arî kelâmcıların söz konusu önermeye bakışı tahlile tabi tutulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2022 |
Kabul Tarihi | 19 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 20 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.