One of the main problems of the soul theory is how the soul, which has no material properties, interacts with body. Because it is difficult to understand how an immaterial being interacts with matter. In particular, as our scientific understanding of the way the brain works and how it affects our psychology expands, the question of whether a soul is needed for the mind manifests itself more strongly. In this context, current data on the close connection between the brain and the mind is often used as an objection to the understanding of the soul. One of the recent data that has been claimed to have dealt a heavy blow against the understanding of the soul is the split-brain case. The split-brain case is the name given to the condition of patients whose brain hemispheres are surgically separated from each other. The difference of this case from other cases used against dualism is that it pointed out that the integrity of consciousness also depends on the brain. Because although there was a connection between many mental functions and the brain before, it was not between the unity of consciousness. For it was a new claim that the unity of consciousness also depends on the brain. On the contrary, arguments were used in favor of the existence of the soul, stating that the brain cannot provide the unity of consciousness due to its multi-part structure, and therefore an indivisible soul is necessary. Whereas, in the split-brain case, patients whose brain hemispheres were separated from each other could think and act like two different people. This is interpreted as contrary to the soul view, which argues that the individual and the soul are indivisible. The present study considers whether the split-brain case does indeed offer a strong argument against dualism. In this paper, first of all, more detailed information about the split-brain case will be given. Then, the arguments of those who use this case against dualism and why the issue seems problematic in terms of the soul view will be discussed. Afterwards, some solutions offered by dualists to this problem will be evaluated. There are three different strategies that dualists follow at this point. The first one rejects the idea that consciousness is divided as a result of the split-brain phenomenon, the second rejects the idea that the soul is indivisible, and the third way accepts both, but argues that they are not contradictory, because a single soul can have a divided consciousness. This paper argues that even if it is accepted that more than one stream of consciousness emerges as a result of the split-brain case, this cannot be seen as a finishing blow to dualism. Despite this, the case in question can be regarded as a strong argument against dualism. For a counter-argument to be strong, it does not need to conclusively demonstrate the falsity of what it opposes. It suffices to show the weakness of its probability of being true. In this respect, the split-brain case greatly weakens the probability of dualism being true.
Philosophy Philosophy of Mind Mind-Body Dualism Unity of Consciousness Split-Brain Cases
Ruhçu anlayışın temel problemlerinden biri, hiçbir maddi özelliğe sahip olmayan ruhun nasıl olup da maddi bir bedeni etkilediğidir. Zira gayri-maddi bir varlığın nasıl maddeyle etkileşime geçtiğini anlamak güçtür. Bilhassa beynin çalışma tarzına ve psikolojimizi nasıl etkilediğine dair bilimsel anlayışımız arttıkça, zihin için bir ruha gereksinim olup olmadığı sorusu da kendisini daha güçlü bir biçimde gösterir. Bu bağlamda beyin ve zihin arasındaki sıkı bağa dair güncel veriler, ruh anlayışına karşı bir itiraz olarak çokça dillendirilir. Yakın zamanda ruh anlayışına karşı ağır bir darbe vurduğu öne sürülen güncel verilerden biri de ayrık-beyin vakası oldu. Ayrık-beyin vakası, beyin yarıküreleri cerrahi bir müdahaleyle birbirinden ayrılan hastaların durumuna verilen isimdir. Bu vakanın düalizme karşı kullanılan diğer vakalardan farkı ise bilincin bütünlüğünün de beyne bağlı olduğuna işaret etmesiydi. Zira daha önce, zihinsel pek çok işlevle beyin arasında bağ kurulmuşsa da bilincin bütünlüğü arasında kurulmamıştı. Hatta aksine, beynin çok parçalı bir yapı olması sebebiyle bilinç bütünlüğünü sağlayamayacağı, bu nedenle de bölünemeyen bir ruhun gerekli olduğu şeklinde argümanlar ruhun varlığı lehine kullanılıyordu. Oysa ayrık-beyin vakasında, beyin yarıküreleri birbirinden ayrılan hastalar, farklı iki kişi gibi düşünebiliyor ve hareket edebiliyordu. Bu ise binlerce yıldır bireyin ve ruhun bölünemez olduğunu savunan ruhçu teorinin aksine bir durum olarak yorumlanmaktadır. Elinizdeki çalışma da ayrık-beyin vakasının gerçekten de düalizme karşı güçlü bir argüman sunup sunmadığını ele almaktadır. Burada öncelikle, ayrık-beyin vakasına ilişkin daha detaylı bilgiler verilecektir. Ardından bu vakayı düalizme karşı kullananların argümanları ve meselenin niçin ruhçu teori açısında problemli göründüğü meselesi ele alınacaktır. Sonrasında ise düalistlerin bu problem karşısındaki tavırlarını ve sundukları bazı çözüm önerilerini değerlendirilecektir. Düalistlerin bu noktada izledikleri üç farklı stratejiden bahsedilebilir. Bunlardan birincisi, ayrık-beyin vakası sonucunda bilincin bölündüğü fikrini ikincisi ise ruhun bölünemez olduğu fikrini reddeder, üçüncü yol ise her ikisini birden kabul etmekle birlikte bunların çelişmediğini, zira tek bir ruhun bölünmüş bilince sahip olacağını savunur. Burada her üç görüşün de avantajlarını ve dezavantajlarını gördükten sonra, bu çözüm önerilerinin ayrık-beyin meselesine iyi bir açıklama sunup sunmadıklarını değerlendireceğim. Benim iddiam, ayrık-beyin vakası sonucunda birden fazla bilinç akışının ortaya çıktığı kabul edildiği takdirde dahi bunun düalizm için bitirici bir darbe olarak görülemeyeceğidir. Buna rağmen söz konusu vaka, düalizme karşı güçlü bir argüman olarak kabul edilebilir. Zira bir karşı argümanın güçlü olması için karşı çıktığı şeyin yanlışlığını kesin bir şekilde göstermesi gerekmez. Onun doğru olma ihtimalinin zayıflığını göstermesi bile yeterlidir. Bu açıdan ayrık-beyin vakası, düalizmin doğru olma olasılığını büyük ölçüde zayıflatmaktadır.
Felsefe Zihin Felsefesi Ruh-Beden Düalizmi Bilincin Birliği Problemi Ayrık-Beyin Vakası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 18 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 20 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.