Antik kaynaklarda adı geçen ve MÖ 4. yüzyılın en önemli heykeltıraşlarından biri olan Praxiteles, içselliğin dışavurumu ile güzelliği adeta yeniden tanımlamıştır. Yaşadığı dönemde heykeltıraş olan babasının da ününü aşmış ve sanata adeta yeni bir soluk getirmiştir. Praxiteles’in büyülü dokunuşları kendisinin heykeltıraşlık sanatında “Olymposlu tanrıları göklerden yere indiren sanatçı” unvanını kazanmasını sağlamış, tanrı ve tanrıçaları sıradan, genç nitelikleri ile sergileyerek eserlerinde mermere yeni bir soluk kazandırmıştır. Eserlerindeki bu üslubu ile gerek yaşadığı döneme gerekse de kendinden sonra gelen heykeltıraşlara ilham vermiş ve unutulmazlar arasına girmiştir.
Yunan ve Roma dünyasının en önemli eserleri arasında gösterilen ve Praxiteles’in ellerinde hayat bulan Knidos Aphrodite kült heykeli bu kapsamda bir dönüm noktasıdır. Antik dönemde yeni bir temanın yani çıplaklığın ilk örneği olan bu eser, yumuşaklığın ve zarafetin doruk noktasına eriştiği bir eser olarak tanımlanmıştır. Çıplak bir kadın figürünü gerçek boyutlarıyla ilk defa üç boyutlu heykele uygulamıştır. Gökyüzünü, denizi, yeryüzünü temsil eden tanrıça Aphrodite, bu eserle insanların ihtiyaçlarını, beklentilerini karşılayan renkli bir karaktere büründürülmüştü. Bu araştırmada Klasik Dönemin en ünlü heykeltıraşlarından biri olan Praxiteles’in Knidos Aphroditesi’ne yüklediği çıplaklık kavramının ötesinde toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik yapısını nasıl etkilediğini ve mitolojik bir olgunun gerçekliğe dönüşümüne tanık olacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |