The emphasıs
of devotion to sunnah of the Prophet is one of the subjects that Islamic
scholars have been paying attention to since their early years. “el-iʿtisâm
bi’l-kitâb ve’s-sünne”, the Quran and the Prophet's Sunnah to devotion / cling
is expressed in the Classical Islamic sources. Some hadith scholars such as
Buhari (256/870) had dealed with under an independent title in their works.
Some scholars have also worked under the headings of lüzûmu’s-sünne,
ittibâu’s-sünne or el-istimsâk bi’l-kitâb and ve’s-sünne and even in separate
books. It is seen that the dates of subject of devotion to the Koran and the
Prophet have been intensively dealt by the
third H. / ninth A.D. centuries. Manastirli Ismail Hakki with his works
in the field of Theology (d. 1912);
examined the subject of devotion to the Sunnah of the Prophet at the
last chapter of his work called Mevâidü'l-İnʿâm (in the “hâtime”). The work of
Manastirli, Mevaid al-Inam, was decided to be taught as a textbook in military
and private high schools and later in all high schools.
Devotion to the Sunnah clinging to bid῾at Manastirli Ismail Hakki Mevâidü'l-İnʿâm Bukhari
Hz. Peygamber’in sünnetine bağlılık
vurgusu, ilk dönemlerden beri İslâm bilginlerinin üzerinde hassasiyetle
durdukları konulardan biridir. Tefsîr, hadîs, fıkıh, kelâm, tasavvuf
bilginlerinden bu konuyu müstakil kitaplarda ele alanlar bulunduğu gibi değişik
eserlerin birer bölümünde konuya dikkat çekenler de bulunmaktadır.
Klasik kaynaklarda “el-iʿtisâm bi’l-kitâb
ve’s-sünne: Kur’ân-ı Kerîm’e ve Hz. Peygamber’in sünnetine bağlanmak /
sarılmak” diye ifade edilen bu konuyu, Buhârî (256/870) gibi kimi hadîs
bilginleri, eserlerinde müstakil bir başlık altında ele almışken; kimi
bilginler de lüzûmu’s-sünne,
ittibâu’s-sünne veya el-istimsâk bi’l-kitâb ve’s-sünne başlıkları
altında ve hatta müstakil kitaplarda işlemişlerdir. Söz konusu
isimlendirmelerdeki başlıklar ve içerikleriyle, Kur’ân-ı Kerîm’in ve Sünnet’in
İslâm Dini ve Müslümanlar için taşıdığı anlamın ve öneminin ortaya konması
amaçlanmıştır. İslâm bilginleri, genel bir anlatımla söylenecek olursa, Hz.
Peygamber’in sünnetine bağlılığı, O’nun hayatını örnek alıp, O’nun sünnetine
uygun biçimde hayatını düzenleme olarak açıklamışlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’e ve Hz. Peygamber’in
sünnetine bağlanmak konusunun yoğunlukla ele alınmaya başlandığı tarihlerin
hicrî üçüncü / miladî dokuzuncu yüzyıllar olduğu görülmektedir. Bunun
gerekçesinin ise mevzubahis zaman dilimlerinde;
“Asr-ı saâdet’ten sonra ortaya çıkan ve şer‘î bir delile dayanmayan
inanç, ibadet, fikir ve davranışlar” diye tarif edilen bidʿatlerin çoğalması ve
yaygınlaşmasının olduğu tespit edilmiştir.
Kelâm alanındaki eserleriyle öne çıkan
Manastırlı İsmail Hakkı da (ö. 1912); Hz. Peygamber’in sünnetine bağlılık
konusunu Mevâidü'l-İnʿâm adlı eserinin son bölümünde (‘hâtime’de) incelemiştir.
Manastırlı, önceleri askerî ve mülkî liselerde, daha sonraları tüm liselerde
ders kitabı olarak okutulması kararlaştırılmış olan Mevâidü'l-İnʿâm adlı
eserinin hâtimesinde; Hz. Peygamber’in sünnetine bağlılık ve O’na tabi olmanın
gereğini ve önemini âyet ve hadîsler ışığında ortaya koymuştur.
Sünnete bağlılık iʿtisâm bidʿat Manastırlı İsmail Hakkı Mevâidü'l-İnʿâm Buhârî
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |