Amaç: Bu çalışmada, acil kliniğine demir intoksikasyonu nedeniyle başvuran hastaların; demografik, klinik değişkenleri, tedavileri ve komplikasyonlarını değerlendirmeyi amaçladık.
Materyal ve Metot: Bu çalışma retrospektif bir çalışmadır. Üçüncü basamak eğitim hastanesinin acil kliniğinde demir intoksikasyonu tanısı alan ve takip edilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Verileri eksik olanlar, gebeler, demir dışı ilaçlarla zehirlenen hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastalar demir miktarına göre 2 gruba ayrıldı. P< 0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular: 61 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların 45’i (%73.8) kadın olup yaş ortancası 32 (24-37) idi. Hastaların aldıkları elementer demir miktarı ortalama 1000 (710-1950) mg olup ve dördüncü saat demir düzeyleri 246 mg/dl (medyan, IQR 25-75: 119-327) olarak bulundu. Hastaların aldıkları demir miktarları ile kan demir düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı aynı yönlü korelasyon saptandı (p=0,02). Hastaların laboratuar takiplerinde hemoglobin, platelet ve creatinin değerlerinde azalma, INR değerlerinde artma bulundu (tüm değerler için p<0.05). Toksik ve nontoksik gruplar arasında takip kan parametreleri açısından fark saptanmadı (tüm değerler için p>0.05).
Sonuç: Demir zehirlenmesi acil serviste klinik pratikte görülebilen zehirlenmelerdir. Çalışma bulgularımıza göre hastalarımızın yaklaşık yarısı toksik doz demir almış olsa da büyük bir kısmında zehirlenme şiddetinin hafif olduğu görülmüştür. Hastaların labaratuvar takiplerinde hemoglobin, platelet ve creatinin değerlerinde azalma saptadık ancak klinikte anlamlı olduğunu düşünmüyoruz. Çalışmamızda INR değerlerinde artma saptadık, bu durumun klinik etkilenme olmadan hücresel düzeyde doku etkilenmesini gösterebileceğini düşünüyoruz.
Aim: In this study we aimed to analyze the demographic properties, clinical variables, treatment, complications of patients presenting to emergency department (ED) with iron toxicity.
Material and Method: This is a retrospective study. It enrolled patients presenting to the ED of a tertiary training hospital for treatment of iron toxicity. Patients with missing medical data, pregnancy, and toxicity secondary to non-iron medications were excluded. The patients were divided into 2 groups by the amount of iron. A p value of less than 0.05 was considered statistically significant.
Results: 61 patients were enrolled in the study. 73.8% patients were women, and the study population had a median age of 32 (24-37) years. The mean amount of elementary iron intake was 1000 (710-1950) mg, with a fourth-hour iron level being 246 mg/dl (median, IQR 25-76: 119-327). There was a significant positive correlation between the amount of iron intake and blood iron level (p=0.02). Laboratory test monitoring showed a decrease in hemoglobin, platelet, and creatinine levels and an increase in INR level (for all parameters, p<0.05). No significant difference was found between the toxic and non-toxic groups with respect to any of the monitored blood parameters (for all parameters, p>0.05).
Conclusion: Iron toxicitymay be encountered in clinical practice at ED. Althoughour results showed that about half of our patients took a toxic iron dose; the severity of toxicity was mild in a majority of them. We found a decrease in hemoglobin, platelet, and creatinine levels at laboratory but we dont believe that this finding is clinically meaningful. We detected an increase in INR level, which we believe may indicate tissue affection at cellular level without a clinical affection.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 1 |