Halk anlatıları kültürel belleğin önemli bir bileşenidir. Geçmişten gelen bilgiler, deneyimler ve öğretilerin yansıtıldığı ve yaşatıldığı anlatılar, kültürel belleğin devamlığını sağlamak, toplumun kimliğini korumak ve gelecek nesillere ak-tarmak fonksiyonuna sahiptir. Halk anlatılarından biri olan Türk halk hikâyeleri de yerleşik yaşama geçişin mahsulü olup Türklerin bu dönemi hakkında pek çok kodlar barındıran bir türdür. Halk hikâyeleri toplumsal yaşamın ve ça-tışmaların içe dönük olması bir yana özellikle yerleşik yaşamın etkisiyle birlikte aşk konularıyla ön plana çıkmaktadır. Uygurlar, erken dönemlerden itibaren tarih sahnesinde varlığını sürdüren yerleşik yaşama erken geçmiş köklü bir Türk boyudur. Bu köklü geçmişlerini yaratmış oldukları sözlü ve yazılı anlatılara da görmek mümkündür. Bu çalışma-ya konu olan “Şahzade Behram ve Melike Dilriz” adlı anlatıda da buna bir örnektir. Anlatıda, kadın kahramanın eşte aradığı özellikler, erkek kahramanları tâbi tuttuğu yarışlar yerleşik yaşamın kültürel kodlarını taşıyan motifler arasın-dadır. Bu çerçevede şekillenen ve bu çalışmanın merkezinde yer alan Hızır tipi de Uygur Türklerinin kolektif hafızası-nın ürünü olup gelenekteki Türk Hızır inancıyla ortak ve ayrılan yönleri bulunmaktadır. Bu makalede Uygur Türkleri-nin inanç yapısındaki ve kültüründeki Hızır tipinin yapısı ve özellikleri tespit edilerek incelenmiştir
Folk narratives are an important component of cultural memory. Narrative, which reflects information, experiences and teachings from the past, serves the function of ensuring the continuity of cultural memory, protecting the identity of the society and transferring it to future generations. Turkish folk narratives are mostly the product of the transition to settled life and are a genre that contains many codes about this period of the Turks. The theme of love come to the fore in folk narratives especially with the influence of the settled life. The Uyghurs are a deep-rooted Turkish tribe that has survived on the stage of history since the early periods and had an early settled life. It is possible to see their deep-rooted past in the oral and written tales they have created. The narrative of “Şehzade Behram and Melike Dilriz”, which is the subject of the current study, is an example of this. In the narrative, the features that the heroine looks for in a spouse and the competitions the she forces male heroes to take part in are among the motifs that carry the cultural codes of the settled life. The type of Khidr that takes shape in this context and occupies a central position in this study is a product of the collective memory of the Uyghur Turks, and it has both similar and different characteristics with the traditional Turkish belief in Khidr. In this article, the structure and characteristics of the type of Khidr in the belief system and culture of the Uyghur Turks were identified and examined.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 20 Sayı: 78 |