Collective resilience refers to the ability of a community to withstand the adversities in times of disaster and emergency and to use its resources to get rid of this situation. In contrast to the collective panic understanding in general, the understanding of resilience emphasizes self-help, the use of shared resources, and the recovery of survivors and their continued work. One of the most critical determinants of group formation in disasters and emergencies is the perception of external threat, that is, a common sense of destiny. Common destiny transforms a group of different individuals into a unified psychological mass in a very short time. Based on the hypothesis that collective resilience may differ according to the level of identification with the relevant community, the relationship between identification with ingroup and collective resilience was investigated in this study. The research was carried out by descriptive survey model and structured questions were asked to the participants about themselves on the online platform in order to determine the situation in the universe. 590 men and women aged between 18 and 66 from different education groups participated in the study. In the study, the Collective Resilience Scale was used to measure the collective resilience levels of the participants, and the "Importance attributed to identity" sub-dimension of the collective self-esteem scale was used to determine the identification scores. Descriptive statistics and Pearson Moments Correlation analysis were used to analyze the data. The analysis showed that there is a significant and moderate correlation between identification and collective resilience. When viewed in terms of zero-order correlations, identification explains more than 25 percent of the variation in collective durability. The results are discussed based on the literature in accordance with the social identity theory.
collective resilience in-group identification social identity
Kolektif dayanıklılık, toplumların afet ve acil durum zamanlarında ortaya çıkan olumsuzluklara dayanma ve elindeki kaynakları kullanarak bu olumsuzluklardan kurtulma yetisi olarak tanımlanmaktadır. Dayanıklılık anlayışı genel olarak kolektif panik anlayışının aksine öz-yardıma, ortak kaynakların kullanımına ve hayatta kalanların kendini toparlama ve çalışmaya devam etmesine vurgu yapmaktadır. Afet ve acil durumlarda grup oluşumunun en kritik belirleyicilerinden biri dış tehdit algısı yani ortak kader anlayışıdır. Ortak kader, çok kısa bir zaman içinde farklı bireylerden oluşan bir yığını, birleşik bir psikolojik kitleye dönüştürmektedir. Kolektif dayanıklılığın ilgili toplulukla özdeşleşme düzeyine göre farklılaşabileceği hipotezine dayalı olarak bu çalışmada, iç-grupla özdeşleşme ile kolektif dayanıklılık arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma betimsel tarama yöntemi ile gerçekleştirilmiş olup, evrendeki durumu belirlemek üzere katılımcılara çevrim-içi platformda kendileri hakkında yapılandırılmış sorular yöneltilmiştir. Araştırmaya değişik eğitim gruplarından yaşları 18 ile 66 arasında değişen 590 kadın ve erkek katılmıştır. Araştırmada katılımcıların kolektif dayanıklılık düzeylerini ölçmek için Kolektif Dayanıklılık Ölçeği, Özdeşleşme puanlarını belirlemek Kolektif benlik saygısı ölçeğinin “Kimliğe atfedilen önem” alt boyutu kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve Pearson Momentler Korelasyon analizi kullanılmıştır. Analizler özdeşleşme ile kolektif dayanıklılık arasında anlamlı ve orta düzeyde korelasyon olduğunu göstermiştir. Sıfır-düzen korelasyonlar açısından bakıldığında özdeşleşme, kolektif dayanıklılıktaki varyasyonun yüzde 25’inden fazlasını açıklamaktadır. Sonuçlar sosyal kimlik kuramına uygun şekilde literatür ışığında tartışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 6 |