Antik Yunan toplumunun en alt birimini oluşturan ve kapsamlı bir içeriğe sahip olan oikos kavramı en genel ifade ile aile anlamına gelmektedir. Fakat ilk akla gelen aile tanımından oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Antik Yunan toplumunda oikos; hem ebeveynleri, hem birime dâhil olan kalıtları hem de somut olarak bir evi temsil etmektedir. Yaşam için gerekli olan bütün eylemlerin hayat bulduğu bir kurum olan oikos, sosyo-ekonomik yapısıyla kendi ihtiyacını kendi karşılayan ve dışa bağımlı olmayan bir kurumdur. Bu kurumun işleyişinde ve devamının sağlanışında cinsler arasında yapılan bir ayrım söz konusudur. Söz konusu ayrımda ikinci plana atılan ve en mühim vazifesi oikos’unun devamı için çocuk doğurmak olan kadın, kendi oikos’u üzerinde hiçbir hakka sahip değildir. Günümüzde dahi kadının yerinin sıklıkla “ev” olduğu algısı, ataerkil bir toplum olan Antik Yunan’da tam anlamıyla karşılığını bulmaktaydı ve Yunan kadını bütün yaşamını oikos sınırları içinde geçirmek zorundaydı. Kamusal ve sosyal alandan uzak tutulan Yunan kadınından beklenen tek şey efendisine yani kocasına ve oikos’una karşı sadık olmasıydı. Her bakımdan eksik ve pasif olarak görülen kadının iyi bir şekilde eğitilmesi ise kocasına düşen en önemli vazifeler arasındaydı. Öyle ki bir erkeğin zenginliği onun eşine öğrettikleri ile eş tutulmaktaydı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 2 |