The global climate crisis affects women's health in a multidimensional manner, posing serious threats particularly in the areas of reproductive health, nutrition, infectious diseases, and mental health. Rising temperatures, air pollution, toxic chemicals, and increasingly frequent natural disasters have led to a higher incidence of pregnancy complications, hormonal disorders, infertility, and fetal developmental issues. Climate-induced food insecurity and limited access to clean water contribute to micronutrient deficiencies, particularly among pregnant and breastfeeding women, resulting in anemia, low birth weight, and neurodevelopmental disorders. Additionally, the deterioration of water and sanitation conditions accelerates the spread of infectious diseases, further compromising women’s health. Post-disaster conditions such as displacement, increased risk of violence, and limited access to healthcare services pose significant social and psychological challenges, especially affecting women's mental well-being. Vulnerable groups such as migrant, refugee, and rural women are disproportionately impacted by these climate-related threats. In this context, nurses, especially those working in the field of women's health, play important role in pregnancy following, prenatal and postnatal care, and psychosocial support services. Strengthening nurses through inclusive and sustainable health policies based on gender equality is essential in enhancing women’s resilience against the climate crisis.
Climate climate change women health nursing reproductive health
Yok
Küresel iklim değişikliği, kadın sağlığını çok boyutlu biçimde etkileyerek özellikle üreme sağlığı, beslenme, bulaşıcı hastalıklar ve ruhsal sağlık için ciddi tehditler oluşturmaktadır. Artan sıcaklıklar, hava kirliliği, toksik kimyasallar ve sıklaşan doğal afetler, gebelik komplikasyonları, hormonal bozukluklar, infertilite ve fetal gelişim sorunlarının görülme sıklığını artırmaktadır. İklim değişikliğine bağlı olarak gıda güvensizliği ve temiz suya erişimde yaşanan kısıtlılıklar, özellikle gebe ve emziren kadınlarda mikro besin eksikliklerine yol açarak anemi, düşük doğum ağırlığı ve nörogelişimsel bozukluklara neden olmaktadır. Aynı zamanda su ve sanitasyon koşullarının bozulması, enfeksiyon hastalıklarının yayılımını hızlandırmakta ve bu durum kadın sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Doğal afetler sonrası ortaya çıkan barınma sorunları, şiddet riski, sağlık hizmetlerine erişim kısıtlılığı gibi sosyal ve psikolojik faktörler, kadınların ruh sağlığını da tehdit etmektedir. Özellikle göçmen, mülteci ya da kırsalda yaşayan kadınlar bu etkilerden daha yoğun biçimde etkilenmektedir. Bu kapsamda özellikle kadın sağlığı alanında görev alan hemşireler gebelik izlemi, doğum öncesi ve sonrası bakım ile psikososyal destek hizmetlerinin planlanması ve yürütülmesinde önemli roller üstlenmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı, kapsayıcı ve sürdürülebilir sağlık politikalarıyla hemşirelerin güçlendirilmesi, iklim değişikliğine karşı kadınların dayanıklılığını artırmada belirleyici olacaktır.
Hemşirelik iklim iklim değişikliği kadın sağlığı üreme sağlığı
Çalışmanın yazım ve yayın sürecinde araştırma ve yayın etiğine uygun davranılmıştır.
yok
Yok
Yok
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği |
| Bölüm | Derleme |
| Yazarlar | |
| Proje Numarası | Yok |
| Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 9 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 25 Kasım 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 11 Sayı: 3 |