Economic policies in normal circumstances try to solve main problems such as inequality in income distribution and unemployment. For this purpose, many incentives are given, and support is mobilized by government intervention through grant mechanisms. However, wealthy big capitalists may earn more due to their economies of scale, credibility, and lobbying, while financial advisors pay fewer taxes with their magic solution. In addition, while the deposits of the capitalists in the bank are constantly multiplied, the merchants, civil servants, workers, or retirees who take loans from the bank can come to the brink of bankruptcy with large default interests and executions in the slightest disruption or add wealth to the wealth of the capitalists in return for the loans they receive by working for a long time. It can be said that with the development of Behavioral Economics Theory, which looks at such problems from a different perspective that classical economics could not answer, parameters reflecting psychological, sociological, and religious values are remarkable in determining economic preferences and revealing general economic performance. There may be different understandings among academics working in Islamic economics. For this reason, it is important to contribute to the development of Islamic economics with analyzes in the field of economic policy. While the analyses of modern economic theories are based on the assumption that man only tries to increase his material interests in the temporary world life, some argue that the free market is the best allocation mechanism. In contrast, others argue that state intervention and the absolute inevitability of property institutions. While some accepted that the state is necessary but bad and can only intervene in case of market failures, they disagreed on which monetary or financial instruments could or could not be more effective. Others claimed that capitalists holding capital developed new institutional and political tools for the continuity of the order they created in order to exploit the surplus value created by labor. While some argue that a fair system that everyone deserves can exist together with a free market environment by preventing the injustices of the powerful through social state practices, there have been discussions on the point that strong individuals should continue with natural selection and that the protection of the weak is unfair to the strong. While modern economic theories are based on capital accumulation and the key importance of capital, they can differ on the effectiveness of monetary, financial, and social policy instruments used and the state's and institutions' roles in distribution relations. Capital accumulation, regulation regimes, property institutions, production relations, and material factors of production are the basis of all left and liberal economic schools. In our study, the foundations of the Islamic economy regarding the capacity to produce economic policy are examined from an Islamic point of view. From this point of view, the privileged status of the Islamic economy comes into question. For this reason, the main theme of this study is to reveal the importance given to the world life and the blessings in the world in the context of the basic principles of Islam, how the assets should be used and how the resources should be spent for needs, with an economic policy approach. We claim that economic policies in line with Islam yield more consistent, logical, and beneficial results in providing material and spiritual peace and facilitating people's life than current economic policies. In this study, Islamic ethical axioms developed by Said Nursi are used as reference points for conceptual and theoretical analysis. Accordingly, it is thought that economic policies can be formed within the framework of basic principles such as not engaging in interest-bearing transactions within the scope of Islamic economics, fairness in income distribution, prevention of waste, protecting people from hypocrisy and worldly persecution, emphasizing the sharing and benevolent nature, and avoiding harmful activities that do not benefit people and society. The results of this study show that the fundamental problem of Islamic economics is still stuck in the neo-classical and neo-liberal doctrine, which is stuck in the methodology used. It is necessary to rebuild the basic principles of Islamic economics; Developing a sincere sense of brotherhood based on compassion and frugality with a firm belief in oneness constitutes the most important principle.
Gelir dağılımında eşitsizlik ve işsizlik gibi temel sorunlar normalde iktisadi politikalarla giderilmeye çalışılır. Bu amaçla hükümetler tarafından pek çok teşvikler verilmekte ve hibe mekanizmalarıyla destekler seferber edilmektedir. Ancak yine de zengin olan büyük sermayedarların ölçek ekonomileri, kredibiliteleri ve lobicilik etkisiyle her zaman daha fazla kazandıkları, mali danışmanların sihirli çözümleriyle daha az vergi ödemeleri mümkündür. Buna karşın da en fazla vergilerin ücretli kesimden alınan gelir vergileri ile tüketim üzerine konulan vergilerden elde edildiği dolayısıyla kazanca göre vergilendirilerek ihtiyaç ölçüsünde dağıtımının yapıldığı bir mekanizma kapitalist düzende henüz gerçekleştirilememiştir. Bunun yanı sıra sermayedarların bankadaki mevduatları sürekli katlanırken bankadan kredi alan esnaf, memur, işçi veya emekli en ufak aksamada büyük temerrüt faizleri ve icralarla iflas eşiğine gelebilmekte veya uzun dönem çalışarak aldığı krediler karşılığında sermayedarların servetine servet katmaktadır. Klasik ekonominin cevaplayamadığı bu tür sorunlara farklı bir perspektiften baktıran Davranışsal İktisat Teorisinin gelişmesiyle birlikte psikolojik, sosyolojik ve dini değerleri yansıtan parametrelerin iktisadi tercihleri belirlemede ve genel ekonomik performansı ortaya koymak noktasında dikkate değer olduğu söylenebilir. İslam ekonomisi alanında çalışan akademisyenler arasında bu açıdan farklı anlayışlar olabilmektedir. Bu nedenle iktisadi politika alanındaki analizlerle İslam iktisadının gelişmesine katkıda bulunulması önem arz etmektedir. Modern iktisat teorilerinin analizleri insanın sadece geçici dünya hayatında maddi menfaatlerini arttırmaya çalıştığı varsayımına dayanırken, kimisi serbest piyasanın en iyi tahsis mekanizması olduğunu, kimisi de devlet müdahalesi ve mülkiyet kurumlarının tartışmasız kaçınılmazlığını savunmuşlardır. Bazıları devletin zorunlu ancak fena olduğunu ve sadece piyasa aksaklıklarının meydana gelmesi durumunda kısıtlı ve geçici bir şekilde müdahalede bulunulabileceğini kabul ederlerken aralarında parasal veya mali araçlardan hangilerinin daha etkili olabileceği veya olamayacağı noktasında ihtilafa düşmüşlerdir. Bazıları ise sermayeyi elinde bulunduran kapitalistlerin emeğin meydana getirdiği artık değeri sömürmek için oluşturdukları düzenin devamlılığı için yeni kurumsal ve politik araçları geliştirdiğini iddia etmişlerdir. Bazıları da sosyal devlet uygulamalarıyla güçlülerin yaptığı haksızlıkların önlenerek herkesin hak ettiği adil bir sistemin serbest piyasa ortamıyla birlikte mevcut olabileceğini savunurlarken doğal seleksiyonla güçlü bireylerin devam etmesi gerektiği ve zayıfların korunmasının güçlülere ve dolayısıyla doğal dengeye haksızlık olduğu noktasında tartışmalar yapılagelmiştir. Dolayısıyla modern iktisat kuramları sermaye birikimine ve sermayenin kilit önemine dayanırken kullanılacak parasal, mali ve sosyal politika araçlarının etkinliği ve bölüşüm ilişkilerinde devletin ve kurumların rolleri üzerinde ayrışabilmektedirler. Sermaye birikimi, düzenleme rejimi, mülkiyet kurumları, üretim ilişkileri ve maddi üretim faktörleri sol ve liberal tüm iktisadi okullarda temel alınmaktadır. Bu noktadan İslam ekonomisinin ayrıcalıklı durumu söz konusu olmaktadır. Bu nedenle de yapılan analizlerde İslam’ın temel ilkeleri bağlamında dünya hayatına ve dünyadaki nimetlere verilen önem ile varlıkların nasıl kullanılması gerektiğinin, kaynakların ihtiyaçlar için nasıl sarf edilmesi lüzumunun iktisadi politika yaklaşımıyla ortaya konulması bu çalışmamızın ana temasını oluşturmaktadır. Çalışmamızda İslami bakış açısıyla İslam ekonomisinin iktisadi politika üretebilme kapasitesiyle ilgili temelleri incelenmektedir. İddiamız, İslam’a uygun iktisadi politikaların modern iktisat politikalarına göre insanın maddi-manevi huzurunu sağlama ve hayatını kolaylaştırma noktasında daha tutarlı, mantıklı ve yararlı sonuçlar doğurduğudur. Bu çalışmada Said Nursi tarafından geliştirilen İslami etik aksiyomlar, kavramsal ve teorik analiz için referans noktası olarak kullanılmıştır. Buna göre iktisadi politikaların, İslam iktisadı kapsamında faizli işlemlere girilmemesi, gelir dağılımında adalet, israfın önlenmesi, insanların riyakarlıktan ve dünyaperestlikten korunarak paylaşımcı ve hayırhah niteliğini ön plana çıkarması, insana ve topluma yararı olmayan zararlı faaliyetlerden kaçınılması gibi temel ilkeler çerçevesinde oluşturulabildiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları, İslam ekonomisinin temel sorununun, kullanılan metodoloji biçiminde sıkışan neo-klasik ve neo-liberal doktrininde hala takılıp kaldığını göstermektedir. İslam ekonomisinin temel ilkelerini yeniden inşa etmek gerekliliği, tahkiki bir tevhit inancı ile şefkat ve tutumluluğa dayalı samimi kardeşlik duygusunu geliştirmek en önemli esasları teşkil etmektedir. Tevhit, tüm ekonomik uygulamaların başlangıcı ve sonu olarak da görülebilir. Çünkü niyet bazen bir amelin neticesini tersine çevirebilmektedir.
din ekonomi İslam ekonomisi iktisadi politika Religion and Economics Islamic Economics Economics Policy
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Hakemli Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 2 Eylül 2022 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 14 |
Katre Uluslararası İnsan Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/katre
E-mail: katre@iikv.org