Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması söz konusu olduğunda sahabe nesli ile sonraki Müslüman
nesiller arasında git gide artan bir fark olduğu aşikârdır. Bunun en önemli sebebi sahabenin
vahiy ortamının bizzat şahidi ve Kur’ân’ın dolaysız muhatabı konumunda olmasıdır.
Şu bir gerçek ki Kur’ân’ı doğru bir şekilde anlamanın yolu, öncelikle sahabenin onu nasıl
anladığını tespit etmekten geçmektedir. Maalesef bu yaklaşım pek çok kez tarihselcilik
ile karıştırılarak eleştirilmiştir. Öte yandan Kur’ân-ı Kerîm, modernist çevreler tarafından,
evrensel oluşu ve her çağa hitap ettiği düşüncesiyle, her okuyanın kendi zihin dünyası ve
kültürel kodlarına göre anlayıp yorumlamaya başladığı bir metin haline getirilmiştir. Böylece
Kur’ân’ın bir peygamber rehberliğinde belli bir ortamda ve peyderpey indiği unutulmuş,
hem Hz. Peygamberin hem de ilk muhataplarının uygulamaları göz ardı edilir olmuş,
bunların bir sonucu olarak da Kur’ân ile ilgili bir anlama problemi baş göstermiştir. Bu
noktada, sahabe ve Kur’ân’a karşı duruşlarını yeniden gözden geçirmemiz gerekmektedir..
Konular | Din Araştırmaları |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 2 |