Dil, saydam ve şeffaf bir araç olmayıp, gerçeğin kuruluşunda bulunan toplumsal bir pratiktir. Dolayısıyla toplumsal düşünce ile toplumsal gerçeklik arasındaki ilişkiler, dil ve ideoloji arasındaki ilişkiler zemininde tartışmaya açılır. Toplumsal düşünce ve gerçekliğimizin dil aracılığıyla somutlaştığı alanlardan biri de hukuktur. Bu bakımdan hukuk da sahip olduğu anlamsal yapı ve uygulamada kullandığı metodlar dolayısıyla dil üzerinden ideoloji tartışmasına taşınabilir. Bu düşünce doğrultusunda öncelikle dilin ideoloji ile olan ilişkisini ortaya koyabilmek için, yapısalcı ve post yapısalcı kuramların üzerinde durdukları söylem ve metin kavramlarına bakmaya çalışacağız. Burada, anlamların sabitlenmesi ve yorum olanaklarının incelenmesi ile dilin etkilerinin göz önünde tutulmadan tanımlanabilecek yalın bir gerçeklik alanı olmadığına işaret etmeye çalışacağız. Bu noktadaki asıl ilgimiz, anlam ve yorum üzerinden açımlanan dil ve ideoloji tartışmalarındaki ortak düşünceye yönelik olacaktır. Nitekim burada asıl amacımız, anlamların çoğunlukla otorite ya da güç odaklarının lehine harekete geçirildiğini, anlamın belirlenmesindeki mücadelenin çoğunlukla bu otoritenin ya da güç odaklarının lehine sonuçlanmakta olduğunu ortaya koymak olacaktır. Ardından, hukuk dilinin içindeki anlamlar ve yorum olanaklarına yönelerek, bu olanakların otorite ya da güç odaklarıyla olan muhtemel ilişkisini incelemeye geçeceğiz. Bu ilişkiler silsilesini ise hem hukukun oluşturulmasında anlamsal çerçevenin bilinçli kurulumuna hem de bu çerçeve içerisinde yorumun olanak tanıdığı mümkün bir anlamın otorite lehine nasıl harekete geçirilebildiğini gösteren somut bir örnek üzerinden bağlamına oturtmaya çalışacağız. Sonuç kısmında ise, genel bir değerlendirme kapsamında, ‘hukuk, dil, ideoloji’ üçlemesinde dilin sunacağı imkan ve güçlükler üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda da, hukuk sistemindeki anlamsal yapının otoritenin ya da güç odaklarının lehine harekete geçirilmesini önleyecek unsurların neler olabileceği tartışılacak ve onun otoritenin lehine sonuçlanmış bir mücadelenin sonucu olarak değil, dilsel bir uzlaşımın ürünü olarak ortaya çıkması gerekliliği vurgulanacaktır.
Language is not a transparent and clear instrument, but is a societal practice in the establishment of reality. Therefore, the relationships between societal thinking and societal reality are opened up for discussion on the ground of the relationships of language and ideology. One of the fields in which our societal thinking and reality become concrete through language is law. From this point of view, law can also be moved to the ideological discussion over language thanks to the semantic structure it has and the methods it uses in practice. In line with this thinking, we will try to analyze the concepts of expression and text on which structuralist and post-structuralist theories put emphasis. Here, we will try to point that there is not a simple reality field to be defined without bearing the effects of language in mind through fixing the meanings and examining the chances of interpretations. Our real interest at this point will be towards the common thinking in language and ideology discussions annotated over meaning and interpretation. However, our real aim here will be to reveal that meanings are mostly motivated in favor of authority or power groups and that the struggle in the determination of meaning results mostly in favor of such authority or power groups. Then, we will move on to examining the possible relationship of these choices with authority or power groups by tending to the meaning and interpretation choices in the language of law. We will try to contextualize this sequence of relationships both over the conscious establishment of semantic frame in the formation of law and over a concrete example showing how a possible meaning allowed by a interpretation in this frame can be motivated in favor of authority. In the conclusion part, the possibilities and difficulties caused by language will be emphasized in the trilogy of “law, language, ideology” in the context of a general evaluation. Accordingly, it will be discussed what the factors are that will prevent semantic structure from being motivated in favor of authority or power groups, and the necessity will be emphasized that this semantic structure should emerge not as a result of the struggle having resulted in favor of authority but as a product of a language reconciliation.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2021 |
Gönderilme Tarihi | 23 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
e-ISSN: 2645-8950