Öz
Bu çalışmada, bireycilik düşüncesinin liberal adalet kuramları üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Öncelikle, bireycilik düşüncesi tartışılmış ve bireyin insanlık
tarihinde her zaman aynı bu şekilde kurgulanmamış olduğu ortaya konmuştur.
Sonra, liberal adalet kuramlarının ilk temsilcileri olarak sayılabilecek, klasik
liberalizmin babası kabul edilen Locke’un ve faydacılığın etkili bir ahlaki ve
siyasi bir kuram olarak kabul görmesini sağlayan Mill’in bireyci yaklaşımlarına
yer verilmektedir. Ardından, uygulamalı etik, ahlak ve hayvan hakları denince ilk
aklına gelen ismi ve faydacılığın günümüzdeki en önemli temsilcisi Singer’ın ve
kendisini Locke’un mülkiyet görüşünün çağımızdaki sürdürücü olarak tanımlayan
ve liberal yelpazenin en ucunda yer alan Nozick’ın adalet kuramları
değerlendirilmiştir. Bu dört önemli liberal düşünürün toplumsal adaletle ilgili
sorunlara bireyi merkeze alan çözümlerinin temelinde genel geçer ve mutlak
anlamda rasyonel birey varsayımlarının hatalı olduğu bu nedenle de adalet
sorunlarına bu kuramların gerçekçi bir çözüm oluşturamayacağı ortaya
konmuştur. Adalet toplumsal bir sorundur ve adaletsizliklerin ortadan
kaldırılması, birey ve toplumu karşıt bir ilişki içerisinde kurgulamakla mümkün
görünmemektedir çünkü aynı gemide yaşayan insanların kaderleri birdir ya
birlikte batar ya da birlikte yüzerler.