Schopenhuer'a göre
"dünya", isteme, ideler ve tek tek şeylerin tümüdür. İnsan bilme
ve isteme imkânlarını nasıl kullandığına bağlı olarak bu üç görünüşünde
dünyanın farklı yanlarını obje edinebilir. Dünyanın çeşitli tarzlarda
bilmeye konu olan yanlarının bilgileri de birbirlerinden farklılık gösterir. Bu
farklı bilme yolları ise insana farklı imkânlar sağlar. Dünyanın isteme, ide ve
tekler olarak bir bütün olduğunun bilgisi sadece sanat yoluyla insanlara
gösterilebilir. Sanat, şeylere yeter-neden ilkesinden bağımsız bakma yoludur.
Bu özelliği ile de o, deneyin ve bilimin metodunun tersi olan bir yol izler.
Sanatın gerçekliğe ve dünyaya yaklaşımındaki bu metodun farklılığı, nesnesinin
varlıksal farkından kaynaklanır. Onun nesnesi hiçbir bilgi dalının nesnesi
olmayan “temel isteme”nin doğrudan objeleşmesi olan “ide”dir. Müzik dışındaki
alanlarda her sanat eseri, kendi tarzında, “ide”yi gösterir, müzik ise
alıcısıyla “temel isteme”yi melodide buluşturur. Temel istemenin bir
objeleşmesi olan insan, kendi varlık temelini oluşturan “ide” ve “isteme”yle
sadece sanat yoluyla karşılaşabilir. insanların yaşamdan anladıklarını, bir takım
değerlendirmelerini, değer olarak gördüklerinin geçiciliği ve
değişkenliğini, inançları ve bilgilerini sınama imkânı veren sanatın
bilgisidir. Hayatı ortaya koyarak, onun
yapısına cevap getiren her eser kendi tarzını kullanır. Hangi tarz kullanılırsa
kullanılsın sanatlar görmenin dilini kullanırlar.
Dünya Yeter Neden Tasarım İsteme Dahi İdeaların Bilgisi Sanatlar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2018 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 30 |
e-ISSN: 2645-8950