Bu çalışmada Georg Simmel’ın (1958-1918) kültür kavrayışını ele alıyorum. Simmel kültürün modern toplumda trajik bir kadere teslim olduğunu ileri sürer. Bu teslimiyetin arkasında toplumsal işbölümü mantığının genelliği yatar. Bu genellik uyarınca işbölümüne açık olmayan herhangi bir kültür formu bulmak zordur. Bununla birlikte Simmel’a göre, özne bir tek sanatta trajik kaderine teslim olmaz. Çünkü sanat, işbölümüne açık değildir. Umutsuz kötümserliğine rağmen Simmel, sanatı öznel tinin kurtuluşu için bir sığınak olarak görmeye devam eder. Oysa iki dünya savaşının ardından sanata şimdi bir kez daha bakıldığında, öznel tinin evrenselliğinin gerçekleşme alanı olarak, onun özneyi trajik kaderinden korumaya imkân sağlayıp sağlayamayacağını yeniden sormak gerekir. Bugün gerçekten hala bir kültür formu olarak sanattan söz edilebilir mi? Bu çalışmada aşağıdaki önermeleri vurguluyorum: 1. Kültürün tanımını nesnel olana bakarak yapmak, esere biçim veren canlı enerjiyi görmeyi engeller. 2. Georg Simmel kültürün trajik bir kadere sahip olduğunu ileri sürer. 3. Trajedi insanın zihninin bütün üretimlerini kuşatır. 4. Yalnızca sanatın alanında bir kurtuluşun olup olmadığı tartışılabilir. 5. Çünkü gerçek sanat, trajediye yol açan (genetik) gelişimimiz karşısında bir tür öze dönüştür. 6.Sanatın gerçekliğinin temel nitelikleri: Görünün alanında bulunuşu, otantik bir bakış geliştirebilişi ve kültürün diğer formlarına kıyasla, bireyin incelmişliği kaygısını üzerinden atışı.
Kültür Kültürün Trajedisi Sanat Sanatın Otantik İçeriği Georg Simmel
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mart 2020 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 19 Sayı: 1 |
e-ISSN: 2645-8950