MÖ.6.yy’da Çin düşünce tarihinde metafizik bilimini kullanarak evren ve varlığa dair sistematik fikirler ortaya koyan ilk ekol; Laozi’nın kurucusu olduğu Dao Düşünce Ekolü’dür. Ekolün Laozi’dan sonra gelen en önemli temsilcisi Zhuangzi ise daha çok insan ve varlığın özüne dair yapmış olduğu tartışmalarla ön plana çıkmaktadır. Düşüncelerini anekdotlar aracılığıyla aktaran Zhuangzi, kendi adıyla anılan “Zhuangzi” klasiğinde, “varlığın birliği” anlayışını ortaya koyan anlatılara yer vermektedir. Anlatılardan ilki; rüyasında kendini bir kelebek olarak gören Zhuang Zhou’nun içine düştüğü: “Zhuang Zhou mu rüyasında bir kelebek olmuştur, yoksa bir kelebek şu an rüyasında Zhuang Zhou olduğunu mu görmektedir?” çelişkisine dikkat çekmektedir. Zhuangzi düşüncesine göre; evrende tüm varlıklar farklı formlara sahip olmakla birlikte, tek bir düzene bağlı ve aynı varlıksal ilkelere tâbidirler. Evren ve varlığın var edicisi Dao, tüm varlıkları eşit şartlarda ve aynı öz’den meydana getirmiştir. Varlığın sahip olduğu bu eşitlik; zaman ve mekân boyutunda farklılık gösteren maddesel formların ötesindedir, bu sebeple farklılıklardan etkilenmez ve değişmez. Bu bağlamda; Zhuangzi anlatısında geçen “Zhuang Zhou ve kelebek”, zaman ve mekânda biçimsel farklara sahip olmakla birlikte, yaratılışlarının özünde birbirinden farklı düşünülemeyecek varlıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Zhuangzi’nın ontolojik zeminde düşünsel olarak ortaya koyduğu varlığın birliği ilkesinin temelde Çin tarihinde ilkel dönem ve yazılı uygarlık dönemi arasında geçiş olarak kabul edilen Beş Hükümdar Döneminin toplumsal ve siyasi yapısını yansıttığı görülebilmektedir. Tam bir birlik ve eşitlik ilkesi üzerine kurulmuş olan bu yapı, aynı zamanda varlığın birliği teorisinin uygulanmaya konulduğu ideal toplum örneğini oluşturmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 19 Sayı: 2 |
e-ISSN: 2645-8950