Richard Wagner’in Schopenhauer’in metafiziği ile karşılaşması müzik ve sanat tarihindeki en önemli hadiselerden birisi olarak karşımıza çıkar. Öyle ki Wagner’in sanatı büyük oranda Schopenhauer’dan önce ve sonra olarak iki aşamaya bölümlenebilmektedir. Wagner’in erken dönem sanat anlayışı her ne kadar Schopenhauer’in dünya görüşü ile tümüyle bir tezatlık sergilese de, İsteme ve Tasarım Olarak Dünya’yı okuduktan hemen sonra Wagner’in tam anlamıyla Schopenhauerci sanat anlayışına bağlandığını görmekteyiz. İlk başta imkânsız gibi görünen bu etkilenmenin nasıl meydana gelebildiğini açıklayabilmek için mevcut çalışma Wagnerci sanatın geçirdiği aşamaları irdeleyerek esasında Wagner’in örtük olarak daha ilk eserlerinde bile Schopenhauerci eğilimler içerisine bulunduğunu göstermeye çalışır. Bu bağlamda Wagner’in Schopenhauer’da tümüyle yeni ve farklı bir dünya görüşü değil fakat sadece kendi yaratıcı kişiliği altında gizli kalmış özsel karakterini keşfettiği ortaya çıkmaktadır. En nihayetinde bu karşılaşmanın Wagner’in sanatında meydana getirdiği dönüşümü görünür kılmak isteyen çalışma Wagner’in Schopenhauer ile karşılaştıktan sonra yarattığı Tristan ve İsolde ile Parsifal eserlerine odaklanır ve bu eserlerdeki Schopenhauerci temaları gün yüzüne çıkarır.
Richard Wagner’s encounter with Schopenhauer’s metaphysics appears as one of the most important ocurrences in the history of music and art. Such as, that it is largely possible to divide Wagner’s art as before and after Schopenhauer. Although Wagner’s early understanding of art is entirely opposed to Schopenhauer’s worldwiew, we see that right after reading The World as Will and Representation Wagner was fully committed to Schopenhauer’s conception of art. With the aim to explain how this at first seemingly impossible influence could have occured the present study by examinig the various stages of Wagnerian art tries to show that even in his earlier work Wagner tacitly possesed Schopenhauerian tendicies. In this context it becomes clear that Wagner did not discover an entirely new and different worldview in Schopenhauer but only his own essential character which was hidden under his creative personality. Ultimately this study which aims to make visible the transformation that this encounter brought about in Wagner's art, focuses on Tristan and Isolde and Parsifal that Wagner created after his encounter with Schopenhauer and brings to light the Schopenhauerian themes in these works.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Şubat 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 24 Sayı: 1 |
e-ISSN: 2645-8950