Bu makale Ceza Hukuku ile terörizm ve siyasi aşırılık arasındaki karmaşık ilişkinin ana hatlarının belirlenmesi amaçlamaktadır. Alman yasa koyucunun, cezalandırılabilir hareketi, zamansal olarak ileri taşımaya odaklanan güncel stratejisini ve bu stratejinin yasal sınırlarını tanımlamaktadır. Söz konusu stratejinin tipik örnekleri, suç ve terör örgütlerinin gerçekleştirdiği eylemlerdir. Alman Ceza Mahkemeleri tarafından kullanılan ‘örgütler’ teriminin genel tanımı, Terörizmle Mücadele 2002 ve Organize Suçlar 2008 başlıklı Avrupa Birliği çerçeve kararlarının çok daha genişletilmiş formülasyonundan büyük oranda etkilenmiştir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği Sözleşmesi’nin 4. maddesinin 3. fıkrasında yer alan sadakat prensibi, Alman mahkemelerini, Ulusal Ceza Yasası’nın Birlik Hukuku çizgisinde yorumlanmasına yönelik zorlamaktadır. Bu yorumlama iki veya daha fazla kişi tarafından gerçekleştirilen suçların farklı işleniş formları arasındaki farklılıkların dikkate alınmasını imkânsız kılmaktadır. Bu durum hukuk devleti ilkesi açısından, terör ve aşırılık hareketlerinin erken aşamalarının cezalandırılmasının nasıl meşru hale getirilebileceği sorusuna yöneltmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Supreme Court Rules |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 6 Sayı: 21 |