Sözlü kültür ürünleri, insanlığı açımlayan derin
kodları bünyelerinde barındırır. Bu kodlar, Carl
Gustav Jung’un ortaya koyduğu “arketipsel sembol”ler aracılığı ile anlatım
esasına dayalı metinlerde açığa çıkarlar. Anlatım esasına dayalı türler
içerisinde mit ve masaldan sonra gelen efsaneler de arketipsel sembollerin
yansıdığı anlatılardır. Efsanelerin içerisinde önemli bir yer tutan tabuların
çiğnenmesi, olayların akışına bir yön verir. Efsanelerdeki tabuları çiğneyen
bazı karakterlerin özellikleri, gölge arketiplerinin somutlaşmış yansımaları
olarak dikkati çeker. Gölge arketipi, insani olarak kendimize yakıştırmadığımız
ve bastırılmış duygular olarak bilinçaltına atılan olumsuz özelliklerdir. Ancak
gölge arketipi bu bastırılmışlığa karşın bir şekilde kendisini açığa vurmak
ister. İnsanoğlu, efsanelerde tabuları gölge arketiplerine çiğneterek, hem bu
bastırılmışlığı açığa çıkartır hem de kutsal yasaklar olan tabuları, olumsuz
özellikler gösteren karakterlere çiğnetmiş olur. Bu sayede efsanelerin vermek
istediği temel mesaj olan ülkü değerlere sahip olmanın önemi, daha iyi ortaya
konulmuş olunur. Biz bu çalışmamızda Erzurum efsanelerinde tabuların
çiğnenmesini ve bu tabuları çiğneyen karakterlerin de birer gölge arketipi
olarak yansımalarını inceleyeceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 41 |