Osmanlı dönemindeki seyyahlarının en önde gelen ismi olan Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahat-nâmesini okuduğumuzda, Mescid-i Aksa konusunda mabede o günün şartlarında 800 kişinin hizmet ettiği geniş bir teşkilatlanmanın mevcut olduğu gözümüze çarpıyor. Bu harika teşkilatlanmayı sağlayan da tabii ki Osmanlı Devleti’nin bölgeye olan desteği idi. Mescid-i Aksa’da Ehl-i Sünnet Mezheplerden her birinin, birer hatibi ve imamı bulunması dışında, elli de müezzin mevcuttu. Diğer hizmet erbabını da buna ekleyince bakım işlerinin geniş bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Evliya Çelebi’den aldığımız bilgiler doğrultusunda, Osmanlı Cihan Devleti’nin bu eski ve mübarek ibadethaneye ne kadar büyük bir önem verdiğini göstermektedir. İslâm âleminin önemli mabetlerinden Mescid-i Aksa altı Osmanlı padişahı tarafından çeşitli onarımlarla yenilenmiştir. Şu andaki mevcut kubbesi 1752 tarihinde III. Osman tarafından yaptırıldı. Avlusunda, yağmur duası için namaz kılınacağı sırada kullanılan ve görüntüsüyle harika bir sanat eseri olduğu mesajını veren bir minber vardır. 1388 yılında inşa edilen bu minberin mermer sütunları hemen dikkat çekiyor. Bir diğer alanda Memluk’lerin 1482 yılında yaptığı şadırvanı, mabetteki en orijinal şadırvan olarak dikkatleri çekerken bugün eski görüntüsünü korumakta. Üstelik hemen yanında Eyyubi sanat eseri bir başka yuvarlak şadırvan daha mevcuttur. Harem-i Şerif-i bezeyen Kubbetü’l-Mirac, Kubbetü’n-Nebi, Kubbetü’l-Yusuf gibi diğer küçük yapıların hemen hepsinin Osmanlı’dan izler taşıdığını ve daha evvelinden kalan izlerin de itina ile korunmaya çalışıldığını görüyoruz. Osmanlılarla birlikte bu topraklarda kesintisiz 401 yıl hüküm süren bir Türk-İslâm medeniyeti tüm izleriyle bizleri kendine ram ediyor. Devlet-i Âli Osman’ın burada sağladığı barış ve güven atmosferi bugün yerini gerginlik ve kargaşaya bırakmış olmasına rağmen Kudüs’te yaşayanlar Türk’ün şefkat, merhamet ve adaletini bekliyor.
Evliya Celebi, who has been the prominent explorer of the Ottoman period, described al-Masjid al-Aqsa in his famous travelogue called the Seyâhatnâme as “800 people are in service in al-Masjid-al-Aqsa. This enormous organization provided with the support of the Ottoman State. One preacher and one imam for every four sects and also fifty muezzins have been employed in al-Aqsa. Contrast other professional experts considering these numbers”. This information we acquired from Evliya Celebi shows the importance that Ottoman State attached to this old and holy sanctuaries. Al-Masjid al-Aqsa, one of the most important sanctuaries of Islam, has been restored by six Sultans of the Ottoman. One dome remains standing was built by the command of Osman the 3rd in 1752. A gorgeous minbar stands in the courtyard which was built to use during rain prayer. Marble pillars of this minbar which built 1388, are still conspicuous. Mamluk water-tank in another vicinity that built 1482 remain standing, is accepted as the most original water-tank in Palestine is alongside with another tank with a sphere dome, which was an artwork of Ayyubids. Almost all of the small structures such as the Dome of the Ascension, Dome fo the Spirits and Jussef Dome decorates Haram al-Sharif carry the trace of Ottoman. A Turkish-Islamic civilization that reigns these lands uninterrupted for 401 years, subjugate us with all traces. Although the atmosphere of peace and reliance mediated through the Sublime Ottoman State has turned into civil disorder, the people who live in Jerusalem still expecting for the mercifulness and fairness of Turks.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 28 Sayı: 2 |