İstanbul, geçmişten günümüze nüfusu sürekli artış gösteren önemli bir şehirdir. Bu artış beraberinde yeni yerleşim alanlarının ortaya çıkmasına dolayısıyla yerleşmenin sınırlarının sürekli genişlemesine yol açmıştır. İstanbul şehrinin çekirdeğini günümüzde sur içi diye tabir edilen tarihi bölge oluşturmaktadır. 1950’li yıllara kadar yerleşme genel olarak bu bölgede ve yakın civarında toplanmıştır. Boğaz içine ilk köprünün yapılmasına kadar geçen sürede nüfus genel olarak kıyı kesimi ile D100 karayolu arasında toplanmıştır. 1973 yılında birinci köprünün yapılmasının ardından yerleşmenin sınırları D100 karayolunun kuzeyine doğru kaymaya başlamıştır. 1988 yılında boğaza ikinci köprü (Fatih Sultan Mehmet) yapıldığında yerleşmenin sınırları daha kuzeye doğru genişlemiştir. Bu yıldan itibaren köprü ile birlikte yapılan II. Çevre Yolu (TEM) ile D100 karayolu arasında kalan bölge yoğun bir yerleşmeye sahne olmuştur. Kırsaldan kente yaşanan göçün en yüksek dönemini oluşturan bu yıllarda (1970-1990) İstanbul’un nüfusu iki kattan fazla artış göstermiştir. Üçüncü boğaz köprüsünün (Yavuz Sultan Selim) yapılmasına kadar geçen sürede yerleşme TEM yolunun kuzeyine doğru hızlı bir genişleme yaşamıştır. Geçmişinde aynı periyodik süreci iki defa yaşayan İstanbul, üçüncü köprünün yapılmasıyla tekrar yaşamaktadır. Bu sefer kentin sınırları Karadeniz’e doğru kesintisiz bir şekilde genişleme devresine girmiştir. Yaşanan bu süreçlerde kentin yeşil alanları hızlı bir şekilde gerileme sürecine girmiş, kentsel alanlar ise sürekli artmıştır. Yaşanan bu değişimin periyotlar halinde tespit edilmesi için dönemlik uydu görüntüleri CBS ve Uzaktan Algılama programları aracılığıyla sınıflandırılarak yeşil alanların değişimi ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen bulgular 1975 yılından günümüze kadar yeşil alanların sürekli azaldığını ve bunun köprü ve bağlantı yollarıyla yakından ilişkili olduğu ortaya koymuştur. Şehrin geçmişinde yaşadığı sürecin yeni yapılan köprüyle tekrar yaşayacağı ve bu sefer sürecin daha hızlı olacağı ortaya konulmuştur. Bu dönemde kentin yeni sınırını Karadeniz oluşturacaktır. Bu bize kentin genişleme sınırlarını zorladığını ve yeni yeşil alanların fonksiyonunu yitireceğini göstermektedir.
Istanbul is an important city whose population has been increasing continuously from the past to the present. This increase has led to the emergence of new residential areas, and therefore, to the constant expansion of the boundaries of the settlement. Today's core of the city of Istanbul is the historical region called the city wall. Until the 1950s, the settlement was mainly concentrated in this area and its immediate vicinity. There were more industrial facilities outside this region. In the time leading up to the construction of the first bridge into the Bosphorus, the population was generally gathered between the coastal and the D100 highway. After the construction of the first bridge in 1973, the boundaries of the settlement began to shift to the north of the D100 highway. When the second bridge to the Bosphorus (Fatih Sultan Mehmet) was built in 1988, the boundaries of the settlement expanded further north. Since this year, the bridge has been built together with the II. The area between the Ring Road (TEM) and the D-100 highway has been the scene of a busy settlement. During these years (1970-1990), which constituted the highest period of migration from the countryside to the city, the population of Istanbul increased more than twice. In the time leading up to the construction of the third Bosphorus bridge (Yavuz Sultan Selim), the settlement experienced a rapid expansion to the north of the TEM road. Istanbul, which has experienced the same periodic process twice in the past, is experiencing it again with the construction of the third bridge. This time, the city's borders have entered a continuous expansion circuit towards the Black Sea. During these processes, the city's green areas have rapidly declined and the urban areas have continuously increased. In order to detect this change in periods, periodic satellite images were classified through GIS and Remote Sensing programs and the evolution of green areas were revealed. The findings revealed that the green areas have been decreasing continuously since 1975 and this is closely related to the bridges and connection roads. It has been revealed that the process that the city has experienced in the past will live again with the newly built bridge, and this time the process will be faster. In this new period, the Black Sea will form the new border of the city. This shows us that the city is pushing the boundaries of expansion and that the new green spaces will lose their function.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Beşeri Coğrafya, Kentsel Politika |
Bölüm | Tüm Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 16 Sayı: 2 |
International Refereed and Indexed Journal of Urban Culture and Management | Kent Kültürü ve Yönetimi Uluslararası Hakemli İndeksli Dergi
Bilgi, İletişim, Kültür, Sanat ve Medya Hizmetleri (ICAM Network) www.icamnetwork.net
Executive Office: Ahmet Emin Fidan Culture and Research Center, Evkaf Neigh. No: 34 Fatsa Ordu
Tel: +90452 310 20 30 Faks: +90452 310 20 30 | E-Mail: (int): info@icamnetwork.net | (TR) bilgi@icamnetwork.net