Among the various forms through which political authority is organized across a nation, the unitary and federal state models are the most prominent and widely adopted structures globally. These classifications, based on the institutional arrangements of the legislative, executive, and judicial branches, primarily aim to preserve political unity. However, in response to the unique historical backgrounds, sociocultural characteristics, and ethnic compositions of certain societies, a third model—the regional state—has emerged as an alternative. Unlike the federal system, the regional state does not comprise multiple sovereign entities; rather, it allows greater autonomy in specific domains than the unitary model. The scope of political autonomy granted to regions is defined by the constitution and legal framework of the overarching state. Regional authorities are typically empowered to legislate and govern in designated areas, with the extent and nature of these powers clearly delineated in the national constitution and the founding statutes of the regions.
Italy serves as a notable example of a regional state. The vast territorial expansion of the Roman Empire, the urban governance structures established during that period, the rise of feudal systems following the empire’s decline, and the subsequent cultural and linguistic diversification across European communities hindered the effective implementation of a strictly unitary system. In response, the regional state model was adopted to both maintain political cohesion and accommodate societal diversity by enabling localized self-governance.
Siyasal iktidarın ülke genelinde teşkilatlanma biçimleri olarak belirtilebilecek devlet şekilleri arasında ilk akla gelen üniter devlet ve federal devlet yapılanmalarıdır. Dünya genelinde de en yaygın görülen devlet türleri de yine ikisidir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının teşkilatlanma biçimine göre adlandırılan sistemlerin temel amacı siyasal olarak birliğin korunmasıdır. Söz konusu amaca yönelik olarak bazı toplumların karakteristik yapılarına, tarihine, etnik ve kültürel değerlerine uygun olması amacıyla üçüncü bir devlet şekli olarak bölgeli devlet modeli ortaya çıkmıştır. Bölgeli devlet modelinde federal yapıda olduğu gibi ayrı devlet yapılanması yoktur. Bölgeli devlet, üniter devlet modeline göre ise bazı konularda daha serbest yapılanmış durumdadır. Bölgelere siyasal olarak verilen özerkliğin sınırını yine bölgelerin bağlı bulunduğu devlet ve anayasası belirlemektedir. Yasama ve yürütme alanlarında kendi kendilerine düzenleme yetkileri bulunan bölgelerin hangi alanlarda ne kadar yetkiye sahip oldukları devletin anayasasında ve bölge devletlerin kuruluş kanunlarında belirtilmiştir.
Bölgeli devlet şeklinin görüldüğü yerlerden birisi İtalya’dır. Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının çok genişlemesi, bu dönemde oluşturulan kent yapılanmaları, imparatorluğun dağılmasından sonra oluşan feodal yapılanmalar ve Avrupa’daki toplulukların kültürel ve dilsel olarak farklılaşması gibi nedenler dolayısıyla üniter devlet yapılanması tam olarak benimsenememiş, devletin yapılanması farklılıkların giderilmesini sağlayamamıştır. Bu nedenle yeni bir model olarak bölgeli devlet modeli kabul edilmiş ve bu şekilde hem siyasi birliğin sağlanması hem de farklılıkların gözetilerek her toplumun kendi kendini yönetmesi amaçlanmıştır.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Anayasa Hukuku, İdare Hukuku |
| Bölüm | Araştırma Makaleleri |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 9 Eylül 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 9 Eylül 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 5 Sayı: 2 |

Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.