XIV. yüzyılın önde gelen Hanefî âlimlerinden biri
olan Bâbertî, zamanını en iyi şekilde değerlendiren ve adını eserleriyle ilim
tarihine yazdırmayı başaran şahsiyetlerden biridir. İlim tahsili için
memleketini terk etmesi, bu konudaki iştiyak ve fedakârlığına en iyi delildir.
Farklı mezheplerin bulunduğu Mısır ortamında yaşaması, Hanefiliğe daha sıkı
bağlanmasına etki etmiş gözükmektedir. Mezhep müdafaasına yazdığı eserlerden
bunu anlamak mümkündür.
İslamî ilimlerin hemen her sahasında eser verecek
kadar yetkinlik kazanan Babertî’nin fıkıh ve fıkıh usulü alanında da eser
vermesi, onun özllikle “el-İnâye” adlı eserinde güçlü usul-furu dengesi
kurmasında etkin rol oynamıştır. Fıkıhçılığını Mergînânî’nin el-Hidâye’sine
şerh olarak kaleme aldığı “el-İnâye”de ortaya koyan Ekmelüddin fıkıh usulü
konusunda bilinen en az üç eser kaleme
almıştır. Bu eserler müstakil olmayıp şerh şeklinde olsa da, onun usule
hakimiyetini tebarüz ettirecek seviye ve özelliktedirler. Eserlerden ikisinin
Hanefî/fukahâ metoduna göre yazılmış temel iki kaynak olan el-Menâr ve Kenzü’l-vüsûl
üzerine yazılmış olması bu bakımdan çok önemlidir. Zira bu eserlere şerh
yazabilmek müellifin usulcülüğüne dair önemli bir ipucu vermektedir. Reddiye
şeklinde yazılan diğer şerh ise müellifin münazara, mantık, belâgat ve sarf,
nahiv, fıkıh usulü gibi ilimlere hakimiyetine ışık tutmaktadır. Bu makalede Babertî’nin fıkıh
ve fıkıh usulüne dair yazdığı eserlerden hareketle fıkıhçılığı üzerinde
durulacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2017 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.