The financial sector, which mediates the exchange of funds in economies, is critical in the growth and development of economies. The more developed a country's financial sector is, the greater its resilience to possible economic shocks. Participation banking has contributed significantly to the development and deepening of the banking sector in the last two decades. From this point of view, the subject of the study is to examine the effects of both traditional and participation banks on economic growth. This study examines the subject within the framework of two different models to compare the effects of the traditional banking sector and participation banking sector on economic growth. In the models created, unlike other studies, public expenditures are included as an independent variable to see the public sector's effects. In this respect, the study differs from other studies in the literature. Quarterly data from the Central Bank of the Republic of Türkiye and the Ministry of Treasury and Finance cover 2006-2022. In both models, the dependent variable is gross domestic product. Since the first model focuses on the effects of participation banking on the economy, it uses the funds collected by participation banks and the financing they provide as independent variables. The second model uses deposits and loans collected by traditional banks as independent variables, as it will measure the effects of the traditional financial sector on the economy. All of the variables in the models have been made real by removing the effects of price movements. In addition, all variables were included in the analysis in logarithmic form and seasonally adjusted. Dummy variables were added to the models, considering the significant breaks in the dependent variables. According to the descriptive statistics test results, all the variables' mean and median values are close and conform to the normal distribution. Taking the natural logarithms of all the variables and thus filing the outliers influence this result. In addition, all variables are positively sloped, and the highest volatility belongs to the gross domestic product and public expenditures variables. Since the stochastic trend effects of the variables may cause spurious regression, both traditional and structural break unit root tests were applied for the variables. The traditional unit root test, which does not consider structural breaks, provides contradictory results for the dependent variable, gross domestic product. According to the structural break unit root test results, the public expenditure variable, an ordinary variable in both models, is stationary at the level. Similarly, funds collected by participation and deposit banks are stationary at the level, while other variables are stationary at first differences. According to the structural break unit root test, the variables are stationary at different levels. Under these conditions, the ARDL bounds test method was preferred, which provides efficient estimations. According to the results of the analysis made in the first model established to measure the effects of participation banking on economic growth, all the variables in the model act together in the long run, and there is a cointegration relationship. While the effect of financing provided by participation banks and public expenditures on the gross domestic product is positive, the effect of funds collected by participation banks is negative. This result shows that the financing provided by the participation banks is used effectively by positively affecting the economic activities. However, participation banks cannot effectively use the funds they collect. In the second model, which was established to analyze the effects of traditional banks on economic growth, the variables move together in the long run, and a cointegration relationship emerges. While the effect of loans extended by traditional banks and public expenditures on the gross domestic product is positive, the effect of deposits collected is negative. These results show that bank loans are used in a way that will positively affect the economy. As with participation banks, traditional banks cannot use the deposits they collect in a way that will positively affect economic activities. In addition, since the coefficient showing the effect of the funds provided by participation banks on the gross domestic product in the first model is larger than the coefficient of traditional bank loans, participation banks are more efficient in financing than traditional banks. There is a positive relationship between public expenditures and economic growth in both models. This result supports the Keynesian hypothesis.
Financial Development Economic Growth Participation Banking Public Expenditures Keynesian Hypothesis
yok
Ekonomilerde fon alışverişine aracılık eden finans sektörü ekonomilerin büyümesinde ve gelişmesinde son derece önemlidir. Bir ülkenin finans sektörü ne kadar gelişmiş ise ekonomideki olası şoklara karşı dayanıklılığı o kadar artar. Katılım bankacılığı, son yirmi yıllık dönemde bankacılık sektörünün gelişmesine ve derinleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu noktadan hareketle çalışmanın konusu hem geleneksel bankaların hem de katılım bankalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu çalışma, geleneksel bankacılık sektörü ile katılım bankacılığı sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini karşılaştırmayı amaçladığı için konu iki farklı model çerçevesinde incelenmiştir. Oluşturulan modellerde diğer çalışmalardan farklı olarak kamu sektörünün etkilerini de görebilmek için kamu harcamaları bağımsız değişken olarak yer almaktadır. Bu yönüyle çalışma, literatürdeki diğer çalışmalardan ayrışmaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığından elde edilen çeyreklik veriler 2006-2022 dönemini kapsamaktadır. Her iki modelde bağımlı değişken olarak gayrisafi yurtiçi hasıla değişkeni kullanılmıştır. Oluşturulan ilk model katılım bankacılığı sektörünün ekonomi üzerindeki etkilerine odaklandığından, bağımsız değişken olarak katılım bankalarının topladığı fonlar ve sağladığı finansmanlar kullanılmıştır. İkinci modelde ise geleneksel finans sektörünün ekonomi üzerindeki etkileri ölçüleceği için bağımsız değişken olarak geleneksel bankaların topladığı mevduatlar ve kullandırdığı krediler kullanılmıştır. Modellerde yer alan değişkenlerin tamamı, fiyat hareketlerinin etkilerinden arındırılarak reel hale getirilmiştir. Ayrıca tüm değişkenler logaritmik formda analizlere dâhil edilmiş olup mevsimsel etkilerden arındırılmıştır. Modellere bağımlı değişkendeki önemli kırılmaları dikkate alarak kukla değişkenler eklenmiştir. Modellerdeki değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri incelendiğinde, değişkenlerin tamamının ortalama ve medyan değerleri oldukça yakın olup normal dağılıma uygun olduğu görülmektedir. Bu sonuç üzerinde değişkenlerin tamamının doğal logaritmalarının alınmasının ve böylece aykırı değerlerin törpülenmesinin etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca değişkenlerin tamamı pozitif eğimli olup en yüksek volatilite gayrisafi yurtiçi hasıla ve kamu harcamaları değişkenlerine aittir. Değişkenlerin stokastik eğilim etkileri içermesi sahte regresyona sebebiyet verebileceğinden değişkenlere ilişkin hem geleneksel hem de yapısal kırılmalı birim kök testleri uygulanmıştır. Yapısal kırılmaları dikkate almayan geleneksel birim kök testi, bağımlı değişken olan gayrisafi yurtiçi hasıla için çelişkili sonuçlar sunmaktadır. Yapısal kırılmalı birim kök testi sonuçlarına göre her iki modelde ortak değişken olarak yer alan kamu harcamaları değişkeni düzeyde durağandır. Benzer şekilde katılım ve geleneksel bankaları tarafından toplanan fonlar düzey seviyede durağanken diğer değişkenler birinci farklarda durağandır. Yapısal kırılmalı birim kök testine göre de değişkenler farklı seviyelerde durağandır. Bu koşullar altında, etkin tahminler sunan ARDL sınır testi yöntemi tercih edilmiştir. Katılım bankacılığı sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini ölçmek için kurulan ilk modelde yapılan analiz sonuçlarına göre, modeldeki tüm değişkenler uzun dönemde birlikte hareket etmekte olup eş bütünleşme ilişkisi tespit edilmiştir. Katılım bankalarının sağladığı finansmanlar ile kamu harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisi pozitifken katılım bankalarının topladığı fonların etkisi negatiftir. Bu sonuç, katılım bankalarınca sağlanan finansmanların iktisadi faaliyetleri olumlu etkileyerek etkin bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Ancak katılım bankaları topladığı fonları etkin kullanamamaktadır. Geleneksel bankaların ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini analiz etmek için kurulan ikinci modelde de değişkenler uzun dönemde birlikte hareket etmekte olup eş bütünleşme ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Geleneksel bankaların kullandırdığı kredilerin ve kamu harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılaya etkisi pozitifken toplanan mevduatların etkisi negatiftir. Bu sonuçlar, banka kredilerinin ekonomiyi olumlu etkileyecek şekilde kullandırıldığını göstermektedir. Katılım bankalarında olduğu gibi geleneksel bankalar da topladıkları mevduatı iktisadi faaliyetleri olumlu etkileyecek şekilde kullanamamaktadırlar. Ayrıca ilk modelde katılım bankalarının sağladığı fonların gayrisafi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisini gösteren katsayı, geleneksel banka kredilerinin katsayısından daha büyük olduğu için katılım bankalarının finansmanda geleneksel bankalara göre daha etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Her iki modelde de kamu harcamaları ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu sonuç, Keynesyen hipotezi destekler niteliktedir.
Finansal Gelişme Ekonomik Büyüme Katılım Bankacılığı Kamu Harcamaları Keynesyen Hipotez
yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Katılım Bankacılığı, İslam Finansı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |