Urbanization has greatly increased the speed and quality of social change. With the Industrial Revolution, cities became dense and crowded settlements by attracting the rural population. The new city dwellers experienced significant changes in the relations of production and consumption, their culture and the moral principles that bind them. Turkey started to experience these changes, which developed countries experienced right after the Industrial Revolution, as of the second half of the 20th century. There have been stable migration movements to big cities, especially Istanbul and Ankara. This has led to rapid population growth. Thus, different lifestyles, new human relations and cultures began to be seen in cities. Developments in communication tools have had a multiplier effect on change. All these had a significant impact on the religious institution, which is in close relationship with culture. This effect, which has many dimensions, was handled more specifically in our study. The effect of social and religious change experienced in the urbanization process on some religious practices is focused on in the context of religion-culture relationship. The study was carried out using the qualitative research method. Families who migrated from the Belenören village of Bursa to the city center were chosen as a sample. In order to monitor the urbanization process, a total of 42 people representing three generations of each family were interviewed. Semi-structured interview technique was used to collect the research data. The data obtained as a result of the interview were subjected to content analysis. On the other hand, the literature on the relationship between culture and religion-culture and urbanization has been reviewed. The research in your hand is shaped on the following three basic questions. 1) What is the relationship between religion and culture? 2) Does the change brought about by urbanization affect culture and religion? 3) Is the religious and cultural change experienced in the urbanization process reflected in the implementation of some religious practices? Within the scope of the study, many questions were asked to the participants, especially about belief and worship. Accordingly, it was seen that the participants gave more importance to fasting, sacrifice and mawlid practices than other religious practices. Each religious practice mentioned in the article is discussed under a separate heading. In particular, the importance given to these three practices was compared with the prayer situations of the participants. According to this, it has been observed that even the participants who do not put religion at the center of their daily lives and do not tend to perform religious practices fast to a large extent. The fact that some participants, who currently pray five times a day, state that they fast even when they do not pray and do not pay attention to some religious prohibitions, supports this opinion. As a result, the practice of fasting and the related month of Ramadan continue to be important for participants of all generations. The practice of sacrificing after fasting is discussed. The practice of sacrifice, which has an important place in many beliefs and cultures, is also attributed to the ancient Turkish beliefs and traditions. After the Turks became Muslims, this importance continued to exist within the limits set by Islam. The social enthusiasm and cooperation experienced on the occasion of Eid Qurban increased the importance attributed to the practice of sacrifice. All this causes participants from all three generations to attach great importance to the practice of sacrifice. Along with urbanization, there are also differentiations in the practice of sacrifice. Urbanized participants leave this job to professional butchers or organizations of non-governmental organizations and religious groups, instead of slaughtering their victims themselves. Finally, the practice of mawlid is discussed. Mevlid ceremonies have an important place in the religious and cultural life of the Turkish people. Interviews with the participants show that the importance attributed to the mawlid ceremonies has eroded significantly with the continuation of bread. It can be said that the participants who received formal religious education or were in contact with religious groups during the urbanization process did not attach importance to the practice of mawlid. On the other hand, mawlid ceremonies still have an important place in the religious lives of the participants who have a traditional religion perception and do not draw a religious profile and place religion at the center of their lives. As a result, the change and transformation caused by urbanization on lifestyle, mentality and culture also affects religious perception and lifestyle. The importance attributed by three different generations to the three religious practices and the difference in the way they practice these practices shows this effect.
Kentlileşme, sosyal değişmenin hızını ve niteliğini büyük ölçüde artırmıştır. Sanayi Devrimiyle birlikte kentler, kır nüfusunu çekerek yoğun ve kalabalık yerleşim birimleri haline gelmiştir. Yeni kent sakinleri, üretim ve tüketim ilişkileri, sahip oldukları kültür ve kendilerini bağlayan ahlaki ilkeler açısından önemli değişimler yaşamışlardır. Gelişmiş ülkelerin, Sanayi Devriminin hemen sonrasında yaşadığı bu değişimleri Türkiye, 20. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla tecrübe etmeye başlamıştır. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlere istikrarlı göç hareketleri gerçekleşmiş ve buralarda yaşayan nüfus hızla artmıştır. Böylece kentlerde farklı yaşam tarzları, yeni insan ilişkileri ve kültürler görülmeye başlamıştır. İletişim araçlarında meydana gelen gelişmeler ise gerçekleşen değişim üzerinde çarpan etkisi oluşturmuştur. Tüm bunlar kültürle yakın ilişki içinde olan din kurumunu da önemli ölçüde etkilemiştir. Pek çok boyuta sahip olan bu etki çalışmamızda daha spesifik şekilde ele alınmıştır. Kentlileşme sürecinde yaşanan sosyal ve dini değişimin bazı dini pratikler üzerindeki etkisine, din-kültür ilişkisi bağlamında odaklanılmıştır. Çalışma nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Örneklem olarak Bursa’nın Belenören köyünden kent merkezine göç eden aileler seçilmiştir. Kentlileşme sürecini izleyebilmek için her ailenin üç neslini temsil eden toplam 42 kişiyle görüşülmüştür. Araştırma verilerinin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşme sonucunda elde edilen veriler, içerik analizine tabi tutulmuştur. Diğer taraftan kültür ile din-kültür ve kentlileşme ilişkisine dair literatür taranmıştır. Elinizdeki araştırma şu üç temel soru üzerinde şekillenmiştir. 1) Din ile kültür arasındaki ilişki nedir? 2) Kentlileşmenin getirdiği değişim, kültürü ve dini etkilemekte midir? 3) Kentlileşme sürecinde yaşanan dini ve kültürel değişim bazı dini pratiklerin uygulanmasına yansımakta mıdır? Çalışma kapsamında katılımcılara, başta inanç ve ibadete dair olmak üzere pek çok soru yöneltilmiştir. Buna göre katılımcıların oruç, kurban ve mevlid pratiklerine diğer dini pratiklere göre daha fazla önem verdikleri görülmüştür. Makalede anılan her bir dini pratik müstakil bir başlık altında ele alınmıştır. Özellikle bu üç pratiğe verilen önem katılımcıların namaz kılma durumlarıyla kıyaslanmıştır. Buna göre gündelik hayatlarının merkezine dini koymayan ve dini pratikleri yerine getirme eğilimi taşımayan katılımcıların bile büyük ölçüde oruç tuttukları görülmüştür. Halihazırda beş vakit namaz kılan bazı katılımcıların namaz kılmadıkları ve bazı dini yasakları önemsemedikleri dönemlerde dahi oruç tuttuklarını belirtmeleri elde edilen bu kanaati destekler niteliktedir. Netice itibarıyla oruç pratiği ve bununla ilintili olarak Ramazan ayı, her nesilden katılımcılar için önemini korumaya devam etmektedir. Orucun ardından kurban pratiği ele alınmıştır. Pek çok inanç ve kültürde önemli bir yere sahip olan kurban pratiğine eski Türk inanç ve geleneklerinde de son derece önem atfedilmektedir. Türkler Müslüman olduktan sonra ise bu önem İslam’ın koyduğu sınırlar çerçevesinde varlığını devam ettirmiştir. Kurban Bayramı vesilesiyle yaşanan toplumsal coşku ve yardımlaşma ise kurban pratiğine atfedilen önemi artırmıştır. Tüm bunlar her üç nesilden katılımcıların da kurban pratiğine son derece önem atfetmelerine sebep olmaktadır. Kentlileşmeyle birlikte kurban pratiğinin uygulanışında da farklılaşmalar görülmektedir. Kentlileşen katılımcılar kurbanlarını bizzat kendileri kesmek yerine bu işi profesyonel kasaplara veya sivil toplum kuruluşlarının ve dini grupların organizasyonlarına bırakmaktadır. Son olarak mevlid pratiği ele alınmıştır. Mevlid merasimleri Türk halkının dini ve kültürel hayatında önemli bir yere sahiptir. Katılımcılarla yapılan görüşmeler mevlid merasimlerine atfedilen önemin devam ekmekle birlikte önemli ölçüde aşındığını göstermektedir. Kentlileşme sürecinde formel din eğitimi alan veya dini gruplarla temas halinde olan katılımcıların mevlid pratiğine önem atfetmedikleri söylenebilir. Buna karşın mevlid merasimleri, geleneksel din algısına sahip olan ve dindar bir profil çizmeyip hayatlarının merkezine dini yerleştirmeyen katılımcıların dini hayatlarında hala önemli bir yer tutmaktadır. Neticede kentlileşmenin yaşam tarzı, zihniyet yapısı ve kültür üzerinde meydana getirdiği değişim ve dönüşüm, dini algılama ve yaşama biçimini de etkilemektedir. Üç farklı neslin, ele alınan üç dini pratiğe atfettikleri önem ve bu pratikleri uygulama biçimlerindeki farklılık bu etkiyi göstermektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Aralık 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 2 |