This paper analyzes the debate in Israel about the Arab Uprisings in general and the Syrian crisis in particular. It argues that towards the Arab Uprisings in general, the Israeli position was stuck between the concerns for rising instability and new threats and as a democracy the need to support democratic movements and change. Regarding the developments in Syria, while initially the call for status quo, the continuation of the Asad regime, was dominant, in time the call for change supporting the opposition grew stronger. Yet, as concern over the scenarios as to what kind of a regime could be formed after the Asad rule grew in Israel, a call for change with caution was observed. The possible delivery or acquisition of Syrian weapons arsenal to Israel’s enemies as well as a takeover by radical Islamist groups lead to concern in Israel. Trying to avoid any confrontation in its home front, Israel has been cautious to involve in the crisis. The article also argues that Israel’s options and capability to affect the events are also limited in the Syrian crisis as this could lead to unintended consequences like a more unified anti-Israeli stance by the rather divided Islamist groups or de-legitimization of the secular opposition in case of an assistance by Israel
Israel Arab Spring Syrian Crisis Foreign Policy Asad Regime Netanyahu
Bu makale İsrail’de genel olarak Arap Baharı özel olarak da Suriye Krizi ile ilgili tartışmaları incelemeyi amaçlamaktadır. Arap Baharı ile ilgili olarak İsrail’deki tartışmanın bir taraftan ortaya çıkan artan istikrarsızlık ve yeni tehditler diğer taraftan da demokratik bir ülke olarak demokratik hareketlerin ve değişimin desteklenmesi arasında sıkıştığı gözlemlenmektedir. Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak da, olayların başlamasının ardından mevcut düzenin devam etmesini, yani Esad yönetiminin devamının İsrail için daha iyi olacağı fikri baskınken zamanla muhalefeti ve değişimi destekleyen fikir güç kazanmıştır. Ancak Esad sonrası nasıl bir rejimin iktidara geleceği endişesiyle ihtiyatlı bir değişim savunulmaya başlanmıştır. Ani bir değişimde Suriye’nin silahlarının İsrail’in düşmanlarının eline geçmesi ihtimali ya da radikal grupların yönetimi ele geçirme olasılığı İsrail’in endişelerini arttırmıştır. İsrail, bu gelişmeler ışığında kendi topraklarına sıçrayabilecek bir çatışmayı engellemeye çalışmaktadır. Makalede ayrıca İsrail’in Suriye’deki krizi etkileme imkanının sınırlılıkları da vurgulanmaktadır. Suriye’de kendi siyaseti doğrultusunda müdahalede bulunduğu takdirde İsrail hiç beklenmeyen sonuçlarla karşılaşabilir – bu durum muhalefeti güçlendirmektense bölecek, İsrail’in destekleyebileceği gruplar meşruiyetlerini kaybedeceklerdir. Bu durumda tüm endişelere, kaygılara, ihtiyatlı değişimi savunan fikrilere rağmen İsrail’in Suriye krizindeki rolü, elindeki değişim ve müdahale araçları son derece sınırlıdır
İsrail Arap Baharı Suriye Krizi Dış Politika Esad Rejimi Netanyahu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Eylül 2015 |
Gönderilme Tarihi | 4 Eylül 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 1 Sayı: 1 |
.