Troas bölgesi stratejik konumuna ek olarak sahip olduğu yer üstü ve yer altı kaynaklarından ötürü prehistorik çağlardan itibaren iskâna sahne olmuştur. Tarih boyunca hâkimiyet alanlarını koruma ve genişletme arzusunda olan siyasi yapılar bölgeye egemen olmaya çalışmışlar ve bu sebeple Troas bir cazibe merkezi olmuştur. Bu bağlamda Troas’taki en önemli yerleşimlerden biri olan Troia, Homeros’un İliada Destanı’nın konusu olmuştur. Hellen Kolonizasyon Çağı’nda bölgede çok sayıda yerleşim kurulmuştur. Troas bölgesi sırasıyla Lydia, Atina, Pers, Sparta, Diadokhlar ve nihayetinde Roma’nın hâkimiyetine girmiştir. Söz konusu politik yapılar bölgeye egemen olmak ve hâkimiyetlerini kalıcı hale getirmek amacıyla yeni yerleşimler kurmuşlardır. Bu bağlamda MÖ 310 yılında Antigonos Monophthalmos, Sigia’nın bulunduğu alanda Antigoneia’yı kurmuştur. Kent, Lysimakhos’un eline geçmesi sonrasında Aleksandreia Troas adını almıştır. Aleksandreia Troas, Lysimakhos’u takiben Seleukos, Pergamon ve nihayetinde Roma’nın eline geçmiştir. Augustus’un iktidarı döneminde kente koloni statüsü verilmiş ve yerleşime veteranuslar yerleştirilmiştir. Söz konusu hadise sonrasında elde edilen ius Italicum haklarıyla bağlantılı olarak kentin prestiji oldukça artmıştır. Bununla birlikte zaman içerisinde kent önemini kaybetmiş ve nihayetinde yerleşimde bulunan mimari yapıların İstanbul’un inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmasından ötürü Aleksandreia Troas büyük bir yıkıma uğramıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kentsel Politika |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 1 Sayı: 2 |