OBJECTIVE: Increased plasma fibrinogen level is associated with adverse events in patients with acute ST-segment elevation myocardial infarction. However, the exact pathophysiologic mechanism is unknown. In this study, we evaluated the association between admission plasma fibrinogen level and reperfusion response to fibrinolytic therapy.
MATERIAL AND METHODS: The study included 128 patients (79 males, 49 females; mean age 56.3 ±7.4 years) who received fibrinolytic therapy within the first 12 hours of symptom onset for acute ST-segment elevation MI. Venous blood samples were obtained to determine admission plasma fibrinogen level and subsequently, fibrinolytic therapy administered. Coronary angiography was performed within the first 72 hours and the TIMI frame count was measured for the infarct-related artery. TIMI frame counts of <40 and ≥40 were defined as complete and incomplete reperfusion, respectively.
RESULTS: Complete reperfusion was achieved in 52 patients (40.6%) and reperfusion incomplete in 76 patients (59.4%). Patients with complete reperfusion had a significantly lower admission plasma fibrinogen level compared to those with incomplete reperfusion response (322±26.4 mg/dl vs 498±36.8 mg/dl; p=0.006). Increased admission fibrinogen level was an independent predictor of incomplete reperfusion response to fibrinolytic therapy (OR=4.8, %95 CI 1.2-17.3; p<0.0001)
CONCLUSIONS: Higher plasma fibrinogen level is associated with both insufficient reperfusion response to fibrinolytic therapy and poor prognosis.
AMAÇ: Artmış plazma fibrinojen düzeyi akut koroner sendromda kötü prognoz ve istenmeyen kardiyovasküler olaylarla ilişkilidir. Ancak bu durumun patofizyolojisi yeterince bilinmemektedir. Biz bu çalışmada, akut ST-segment yükselmeli miyokard infarktüsü hastalarında fibrinolitik tedaviye yanıtın fibrinojen düzeyi ile ilişkisini araştırdık.
GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya, akut ST-segment yükselmeli miyokard infarktüsü nedeniyle semptomların ilk 12 saati içinde fibrinolitik tedavi uygulanan 128 hasta (79 erkek, 49 kadın ort yaş 56.3 ±7.4) alındı. Hastalardan başvurudan hemen sonra plazma fibrinojen düzeyi ölçüldü ve intravenöz fibrinolitik tedavi uygulandı. Hastalara ilk 72 saat içinde koroner anjiyografi yapıldı ve infarktla ilişkili arter için TIMI kare sayısı hesaplandı. TIMI kare sayısının ≥40 olması yetersiz reperfüzyon, <40 olması ise tam reperfüzyon olarak tanımlandı.
BULGULAR: Hastaların 52’sinde (%40.6) tam reperfüzyon, 76’sınde (%59.4) ise yetersiz reperfüzyon saptandı. Plazma fibrinojen düzeyi tam reperfüzyon sağlanan hastalarda, sağlanmayanlara kıyasla anlamlı olarak düşüktü (322±26.4 mg/dl ve 498±36.8 mg/dl; p=0.006). Başvuru esnasında ölçülen yüksek fibrinojen düzeyi fibrinolitik tedaviye yetersiz perfüzyon yanıtının bağımsız öngördürücüsü idi (OR=4.8, %95 güven aralığı 1.2-17.3; p<0.0001).
SONUÇ: Fibrinolitik tedavi uygulanan akut ST-segment yükselmeli miyokard infaktüslü hastalarda başvuru esnasında plazma fibrinojen yüksekliği, fibrinolitik tedaviye yetersiz reperfüzyon yanıtıyla dolayısıyla kötü prognozla ilişkili olabilir.
Fibrinojen fibrinolitik tedavi koroner anjiyografi miyokart enfarktüsü
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Makaleler-Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ağustos 2019 |
Kabul Tarihi | 20 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 20 Sayı: 1 |