Folk beliefs are the name given to the whole of beliefs that emerge and change in line with the needs of the people and are believed to be true among individuals and societies. Folk beliefs determine the attitudes, reactions and behaviors of people in the face of a number of situations and events that people face. They have an important part in every stage of human life from birth to death and maintain their existence in the cultural memory of the human being. Istira, tibika and ummu subyan is a belief which is based on women who do not have children, have frequent miscarriages, whose child dies in the womb, during childbirth or shortly after birth. In particular, ummu subyan and tibika were considered as a demonic being that should be feared and avoided among the people. The belief of ıstira is seen in Alanya, Manavgat and Akseki regions, the belief of tibika is seen in Osmaniye, Mersin, Adana, Niğde and its surroundings, the belief of ummu subyan is seen in a large part of Anatolia, especially in Sinop and Karaman. A number of rituals are performed to protect the woman and the baby from Istira, tibika and ummu subyan. Before or during pregnancy, the mother is taken to the family chamber, and after the birth, she goes back to the family chamber again with the child. In this study, the concepts of suffering, medicine, and ummu-subyan and folk beliefs about them are mentioned. A literature review was conducted on the words ıstira, tibika and ummu subyan. The beliefs of ıstira, tibika and ummu-subyan are exemplified by the information obtained from various sources. In addition, as a result of the fieldwork carried out in Alanya, information about suffering and illiteracy was obtained from the source persons. In line with the information obtained from both written and oral sources, the place of suffering, ummu dwarf and medicine in folk beliefs has been emphasized. The concepts of ıstira, tibika and ummu-subyan were handled and evaluated separately. The effects of these on the mother and the child are mentioned and the ways of protection from them are explained.
Halk inanışları halkın ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan ve değişen, bireyler ve toplumlar arasında doğruluğuna inanılan inanışlar bütününe verilen isimdir. Halk inanışları insanların karşılaştığı birtakım durum ve olaylar karşısındaki tutumlarını, tepkilerini ve davranışlarını belirler. Doğumdan ölüme kadar insan yaşamının her bir merhalesinde önemli bir yer edinirler ve insanın kültürel hafızası içinde varlıklarını sürdürürler. Istıra, tıbıka ve ümmü sübyan çocuğu olmayan, sık sık düşük yapan; anne karnında, doğum esnasında veya doğumdan kısa bir süre sonra çocuğu vefat eden kadınlara yönelik geliştirilmiş bir inanıştır. Özellikle ümmü sübyan ve tıbıka halk arasında korkulması ve sakınılması gereken demonik bir varlık olarak tasavvuf edilmiştir. Istıra inancı Alanya, Manavgat, Akseki yörelerinde, tıbıka inancı; Osmaniye, Mersin, Adana, Niğde ve çevresinde, ümmü sübyan ise Sinop, Karaman başta olmak üzere Anadolu’nun büyük bir bölümünde görülür. Kadını ve bebeği ıstıra, tıbıka ve ümmü sübyandan korumak için birtakım ritüeller uygulanır. Hamilelikten önce veya hamilelik esnasında anne ocağa götürülür, doğumdan sonra da çocukla birlikte tekrar ocağa gidilir. Bu çalışmada ıstıra, tıbıka ve ümmü sübyan kavramlarından ve bunlara dair halk inanışlarından söz edilmiştir. Istıra, tıbıka ve ümmü sübyan sözcükleri üzerinde literatür taraması yapılmıştır. Istıra, tıbıka ve ümmü sübyan inanışları çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgilerle örneklendirilmiştir. Ayrıca Alanya’da yapılan saha çalışması neticesinde kaynak kişilerden ıstıra ve ümmü sübyana dair bilgiler elde edilmiştir. Yazılı ve sözlü kaynaklardan elde edilen bilgiler doğrultusunda ıstıranın, ümmü sübyanın ve tıbıkanın halk inanışlarındaki yeri üzerinde durulmuştur. Istıra, tıbıka ve ümmü sübyan kavramları ayrı ayrı ele alınıp değerlendirilmiştir. Bunların anne ve çocuk üzerindeki etkisinden söz edilmiş ve bunlardan korunma yolları anlatılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2022 |
Gönderilme Tarihi | 17 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 7 |