Makale kısaca ‘bir modernite’ tanımı ve değerlendirmesi verdikten sonra
modernite ve Batı arasındaki tarihsel ilişkinin evrimini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Modernite bir Avrupa başarısı olarak ortaya çıkmış ve ABD’nin küresel bir aktör olmasıyla
bir Avrupa projesi olmaktan çıkıp Batı’yla güçlü ilişkisi olan bir proje haline
gelmiştir. Bugün, modernitenin kavramlaştırılmasında Batı’nın göreli ağırlığı ciddi şekilde
tartışılmaktadır. Batı yekpare değildir; doğal bir varlık olmaktan ziyade ‘inşa edilmiş’
bir kavramdır. Yine de, Batı, belirli bir tip toplumu ve gelişmişlik düzeyini temsil
etmektedir. Makalede, modernitenin hala belirli ölçüde Batı’yla güçlü bir ilişki içinde
olduğunun ileri sürülebileceği belirtilmektedir. Açıktır ki modernite ve Batı bugün
özdeş kabul edilemez ve modernitenin, Batı-dışı seslere, geleneksel miraslara ve yeni
tecrübelerin değerli katkılarına izin veren, yeni kavramlaştırma çabaları küresel
modernitenin daha sağlıklı anlaşılabilmesi için önemlidir. Avrupa’nın ve Batı’nın yükselmesini
tarihi bir dönem olarak görmek mümkündür ve pek çok Batılı olmayan liderliği,
moderniteyle ilgili imtiyazlı yeri dahil, Batı’dan geri almanın mümkün olduğunu düşünmektedir. Yine de, Batı’nın modernitenin anlaşılmasında hala baskın bir yere sahip
olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu, Batı’nın pratikteki baskınlığına şahit olan bölgeler
için daha geçerli bir durum olabilir.
The article tries to give ‘a definition’ and an evaluation of modernity, and analyze historical evolution of its relationship with the West. Modernity emerged as a European success; as the USA became a major actor in the global affairs modernity evolved from being a Europeanproject to a project that has a strong association with the West. Today, the relative weight of the West in conceptualization of the modernity is strongly debated. ‘The West’ is not monolithic; it is a ‘constructed concept’ rather than a natural entity. Still, the West represents a certain type of society and level of development. It is still possible to argue that there is a strong association between modernity with the West. Clearly, modernity and the West cannot be identified and efforts to reach new conceptualizations of modernity which allows to valuable contributions from the voices, legacies and new experiences in the non-Western contexts are important to reach a more accurate understanding of global modernity. The articles also argue that it is possible to see the rise of Europe and the West as a historical phase and many non-Westerners think that it is achievable to regain the lead from the West. Nevertheless, it is concluded, the West still enjoys a dominant position in conceptualization of modernity. Perhaps, this is more so when looked from the regions that witnesses practical dominance of the West
Diğer ID | JA47PP72EU |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Sayı: 13 |
**