İslam siyasi tarihinde Sasani yönetim geleneğinin
etkisiyle "din" ve "devlet" ikiz kardeş olarak görülmüştür.
Bu perspektifte, dinin "temel", devletin ise bu temeli koruyan
"bekçi" olarak sunulması, İslam siyasi düşünceler tarihinde "din
ü devlet" anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Başka bir deyişle,
birlik, bütünlük ve nizamın korunması adına devlet, din üzerinde baskın
olmuştur. Hz. Muhammed ve dört halife döneminde din ve devlet ayrımı ortaya
çıkmamışken, Emevi saltanatı ile birlikte, ilmi temsil eden "ulema"
ile iktidarı temsil eden "umera" arasındaki ilişki ve mücadele önem
kazanmıştır. Ulema-umera ilişkisi bağlamında Ebu Hanife’nin Emevi ve Abbasi
zulüm yönetimlerine karşı hakkı ve adaleti temsil eden duruş ve direnişi
dikkate değerdir.
Bu çalışmada, İslam siyasi düşünceler tarihindeki
bilgi-iktidar ilişkisi, Ebu Hanife'nin duruşu ve siyasal fıkhı ekseninde
incelenerek, İslam siyasi tarihindeki ulema-umera ilişkisi sorunsalının almış
olduğu biçim ortaya konacak ve İslam dünyasının Sokrates'i olarak nitelenen Ebu
Hanife'nin siyasal fıkhından nasıl istifade edilebileceği tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Ebu Hanife, ulema-umera
ilişkisi, siyasal fıkıh, adalet.
JEL Kodları: B3, B31.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 38 |
**