Türkiye’de 1980’li yıllara kadar yaşanan dönem, bazıları tarafından “anarşi ve kaos” gerçeğinden hareketle “karanlık çağ” olarak nitelendirilmektedir. 1961 Anayasası’nın getirdiği geniş özgürlüklerden faydalanan bazı kesimler ferdi terör hareketlerine başvurmuşlardı. Toplumsal olayların artmasına rağmen 1974 yılında çıkarılan af kanunu, ceza evlerini boşaltmaktan başka bir işe yaramamış, üstelik ülke genelinde yaşanan şiddet olaylarının artmasına neden olmuştur. 1960 ve 1970’li yıllarda gerçekleşen şiddet olaylarının en kötü tarafı ise etnik kimlikler üzerinden planlanmış olmasıydı. Bu kapsamda 1966’da Muğla’nın Ortaca ilçesinde başlayan ve diğer bazı şehirlerde Alevilere yönelik devam eden eylemler, adeta Maraş’ta yaşanacakların bir habercisiydi. Olayların çıktığı şehirler rastgele seçilmediği gibi etnik çatışmalar yaratılabilmek için bir plan dâhilinde hareket edilmiştir. 19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında gerçekleşen “Maraş Toplumsal Olayları” ne yazık ki; siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan birçok menfi sonuçlar ortaya çıkarmıştır. 22 Aralık’ta da iki sol görüşlü öğretmen için yapılan cenaze töreninde ve bir gün sonra 23 Aralık’ta sağ görüşlü insanlar için yapılan cenaze törenlerinde çıkan olaylar kısa sürede kitlesel harekete dönüşmüştür. Resmi rakamlara göre olaylarda; 111 kişi ölmüş, 1000’in üzerinde insan yaralanmış, 552 ev ve 289 işyeri de tahrip edilmişti. Nihayet 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edilerek olaylar engellenmeye çalışılmıştır.
The period in Turkey leading up to the 1980s is referred to by some as a "dark age," based on the reality of "anarchy and chaos." Certain groups, benefiting from the extensive freedoms provided by the 1961 Constitution, resorted to acts of individual terrorism. Despite the increase in social unrest, the 1974 amnesty law served little purpose other than emptying prisons, further exacerbating the prevalence of violence nationwide. The most detrimental aspect of the violent incidents of the 1960s and 1970s was their orchestration along ethnic lines. Within this context, the events targeting Alevis that began in 1966 in the Ortaca district of Muğla and continued in other cities served as a precursor to the tragic events in Maraş. The cities where these incidents occurred were not chosen randomly; rather, actions were taken according to a deliberate plan aimed at provoking ethnic conflict. The "Maraş Social Events," which took place between December 19–25, 1978, regrettably resulted in numerous adverse political, social, and economic consequences. On December 22, during the funeral of two left-wing teachers, and again on December 23, during the funeral for right-wing individuals, violence erupted, quickly escalating into mass unrest. According to official figures, the incidents resulted in the deaths of 111 people, over 1,000 injuries, and the destruction of 552 homes and 289 businesses. Finally, on December 26, 1978, martial law was declared in 13 provinces in an effort to quell the violence.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türk Siyasal Hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 29 Nisan 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 19 Aralık 2024 |
| Kabul Tarihi | 2 Mart 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 22 Sayı: 1 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.