Bektaşilikte, Kur’an’ın emrine ve Peygamber’in
sünnetine dayanan asgari müştereklerden oluşan özgün bir Müslümanlık vardır. Ön
planda tutulan dinî motifler, bütün Müslümanların üzerinde ittifak ettiği inanç
ve ibadet esaslarıdır. Bektaşilikte ulûhiyet, nübüvvet ve ahiret inancını
kapsayan temel İslâm inançlarının oldukça merkezi ve yerleşik bir konumda
olduğunu gözlemlemek mümkündür. Ulûhiyet-Rububiyet inancı, peygamberlik inancı
ve Hz. Peygamber’in nübüvvet ve velayet nurunu birlikte taşıması yönüyle, nübüvvet
kurumu içerisinde önemli bir yere sahip olan Hz. Ali sevgisi, Bektaşî düşüncesi
ve geleneği ile beraber temel renklerini büyük ölçüde İslâm’dan almıştır.
Bektaşilik, içerisindeki Sünnî unsurlar çerçevesinde ele alındığı zaman, genel
olarak bunların Hanefi-Mâtûrîdî özellikler taşıdığı, dolayısıyla
önemli ölçüde Hanefi-Mâtûrîdî din anlayışının hâkim olduğu
görülecektedir. Bu noktada Bektaşilikte var olan algı da, büyük ölçüde
Hanefi-Mâturîdîlikten beslenmektedir. Bektaşilikte Mâturîdîliğin kalıcı
etkilerinin bulunduğu ifade edilerek, öncelikle itikâdi anlamda Ebû Mansûr
Mâturîdî (333/944)’nin düşünceleri kabul edilmiş olduğu görülecektir. Bu
çerçevede, dinin öğrenilmesinde hem aklın hem de naklin öneminin vurgulanarak
akla hakim bir rol verilmesi, imanın tanımından hareketle iman-amel ayrımının
yapılması, yine din-şeriat ayrımına dikkat çekilmesi, ayrıca müminin daima
ümitle korku arasında bir tutum içerisinde olması gerekliliği gibi hususlar,
Bektaşilikteki Mâtûrîdî etkilerin en somut göstergeleridir. Bektaşilikte özellikle
fıkhi ve ameli konularda Hanefîlik’ten izler taşıdığı görülecektedir. Bu
çerçevede abdest, özellikle namaz, teyemmüm, oruç, zekât ve hac gibi
ibadetlerle ilgili konulara bakıldığında bu izler bariz bir biçimde
görülmektedir. Bektaşilikte namaz ibadeti, tüm ayrıntılarıyla ve Hanefî mezhebi
esasları doğrultusunda ele alınmıştır. Namaz ibadetinin yanında abdestin
farzlarının dört olarak sunuluşu ve başın dörtte birinin mesh edilmesi
gerekliliğinin ifade edilmesi, Vitir namazının hükmünün vacip olarak
belirtilmesi, ayrıca cuma, bayram, teravih ve cenaze namazlarının hükümleri ile
eda ediliş biçimlerinde Hanefî iz ve etkiler, çok açık bir şekilde
görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Kastamonu İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.