XVI. yüzyılda Ümit Burnu’nun keşfi ile varlığından haberdar olduğumuz kahve, sömürgecilik tarihinin anlaşılmasına katkı sağladığı gibi toplumların değişime uğramasının da en belirgin unsurlarından birisi olmuştur. Kelâmın tadının kahve ile bir tutulduğu edebî süreç, zamanla kahvenin lezzeti ve yapılışı ile ilgili kitaplar hâline dönüşmüş, kahvehaneler sosyal hayatın ve kültürel akışın değişmez mekânları hâline gelmiştir. Kahvenin üretim ve sevk yerleri, içenlere keyif veren bu nesnenin ticaretinden çok hâkimiyet mücadelelerinin ve devletlerarası ilişkilerin de odağına yerleşmiştir. Pek çok bölgeye yayılan kahve ve kahvehaneler, Osmanlı İmparatorluğu aracılığıyla Avrupa’nın Londra, Paris, Viyana gibi büyük şehirlerinde de ortaya çıkmış, Doğu’nun medeniyet geçişinin adresi olduğu bir kez daha görülmüştür. Zamanla bu keyifli nesnenin tüketildiği kahvehaneler yönetim aleyhine faaliyetlerin de yapıldığı mekânlar hâline dönüşünce kapatılması yoluna gidilmiştir. Osmanlı âlimlerinin ilk zamanlar kahveyi yasaklarken daha sonra bu yasağı kaldırmaları; hatta bazı yararları olduğuna hükmetmeleri de sosyal değişimle ve bu ürünün daha yakından tanınması ile mümkün olmuştur. Bu siyasi ve sosyal süreç aynı zamanda kültürel ve sanatsal boyutu da gözler önüne sermiş, bu konudaki sanat ürünleri ve bazı terimler, toplumlarla birlikte objelerin de değiştiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Coffee, which we became aware of with the discovery of the Cape of Good Hope in the 16th century, contributed to the understanding of the history of colonialism and became one of the most prominent elements of the change of societies. The literary process, in which the taste of conversation is associated with coffee, has turned into books about the taste and making of coffee over time, and coffee houses have become the unchanging places of social life and cultural flow. The production and delivery places of coffee have become the center of struggles for domination and interstate relations rather than the trade of the object that gives pleasure to those who drink it. Coffee and coffeehouses, which spread to many regions, started to be seen in the big cities of Europe such as London, Paris and Vienna through the Ottoman Empire, and it was seen once again that the East was the address of the civilization transition. Over time, when the coffeehouses where this pleasant object was consumed turned into harmful places where activities against the administration were carried out, they were decided be closed down. Ottoman scholars banned coffee at first, but later abolished it; even their judgment that it has some benefits has been possible with social change and better recognition of this product. This political and social process has also revealed the cultural and artistic dimension, and once again the art products and some terms on this subject have revealed that objects change with societies.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 1 |
Kastamonu İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.