Çok farklı alanlarda kullanılan ham petrol, taşınma ve iletimi sırasında oluşabilecek yayılmalar başta olmak üzere,
çıkarılmasından son kullanıcıya kadar tüm süreçlerde ve bütün çevre fazlarında kirliliğe neden olur. Bu çalışmada ham petrol
yayılımları sonucu oluşabilecek çevre ve sağlık sorunlarına ışık tutabilmek amacıyla, Xiphophorus helleri örneklerinin baş
böbreği dokusunda ham petrolün suda çözünebilen kısımlarının toksik etkileri araştırıldı. Ham petrolün suda çözünebilen
kısımlarının memelilerde hematopoezisi olumsuz etkilediğine dair bilgiler olsa da teleost kan yapım süreçlerine etkisinin olup
olmadığı netlik kazanmamıştır. Bu çalışmada ham petrolün suda çözünebilen kısımlarının Xiphophorus helleri’de (kılıçkuyruk)
kan hücreleri oluşturan dokulardan baş böbreği üzerindeki histopatolojik olarak akut etkilerinin etkilerinin ortaya konması
amaçlanmıştır. Ticari akvaryumculardan sağlanan 20 adet ergin erkek X. helleri örneği (ağırlık: 3±0,5 gr, uzunluk: 6±1 cm) iki
haftalık adaptasyon süresinden sonra her biri onar balıktan oluşan bir deneme ve bir kontrol grubu olmak üzere iki gruba
ayrılmıştır. Kontrol grubuna herhangi bir uygulama yapılmamış olup; deneme grubu örnekleri 96 saat süreyle %40
konsantrasyondaki ham petrolün suda çözünebilen kısımlarına maruz bırakılmıştır. Bu süre sonunda MS 222 ile uyuşturulan
kontrol ve deneme grubu örneklerinden alınan baş böbreği dokuları Hematoksilen-Eozin ile boyanarak ışık mikroskobu ile
incelenmiştir. Deneme grubu baş böbreği dokusunda interstitial dokunun hiperkromatik görünüm aldığı belirlenmiştir. İnterrenal
hücrelerde belirgin hipertrofi ve vakuolizasyon izlenmiş, renal tübül epitel hücrelerinin normal yuvarlak şekillerini kaybedip
düzensiz bir yapı sergilediği gözlenmiştir. Nekrotik epitel hücrelerinde karyolitik ve karyoretik nukleusların bulunduğu
görülmüştür. Bulgular doğrultusunda baş böbreği dokusundaki hematopoetik ve immün sistem elemanları, ham petrolün suda
çözünebilen kısımlarına maruziyetinden önemli ölçüde etkilendiği görülmüştür. Ülkemizde boğazların çok özel konumu dikkate
alındığında risk faktörleri bağlamında biyolojik sistemlerin etkilenme süreçleriyle ilgili bilgi birikiminin mutlaka artırılması
gerektiği düşünülmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2015 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 8 Sayı: 1 |