Islamic civilization, which spread over a vast geographical area throughout history, developed a unique architectural style shaped by diverse cultural influences, climatic conditions, and local traditions. In Islamic philosophy, architecture has been examined from theoretical and practical perspectives, with a strong foundation in geometric and mathematical sciences. In this context, while some Muslim philosophers classified architecture among mathematical sciences, others emphasized its practical aspects, considering it a craft and an applied discipline. This dual approach contributed to the development of Islamic architecture as both a scientific and artistic field. The first step in creating an architectural work is preparing the building's plan and design. In classical Islamic sources, architectural plans are referred to by terms such as levha (sheet), tarh (design), tahta (board), nakış (ornamentation), resim (drawing), and tasvir (depiction). These plans were generally drawn on thin paper, which has led to a limited number of surviving examples due to the fragility of the materials used. However, some manuscript sources contain depictions of such plans. One such example is found in Lubb al-Hisab, a mathematical work written in Persian by Ali b. Yusuf in the 11th century. This article first discusses the theoretical and practical dimensions of architecture in Islamic philosophy, followed by an examination of Ali b. Yusuf’s life and the content of Lubb al-Hisab. In the subsequent sections, two architectural plans featured in the manuscript will be analyzed, along with their Persian texts and Turkish translations.
Islamic art history architecture plan Ali b. Yusuf Lubb al-Hisab
İslam medeniyeti, tarihsel süreçte geniş bir coğrafyaya yayılmış, farklı kültürel etkiler, iklim koşulları ve yerel geleneklerle şekillenerek kendine özgü bir mimari üslup geliştirmiştir. İslam felsefesinde mimari hem teorik hem de pratik boyutlarıyla ele alınmış, çoğunlukla geometrik ve matematiksel bilimlerle temellendirilmiştir. Bu bağlamda bazı Müslüman filozoflar, mimariyi matematik ilimleri arasında değerlendirirken, diğerleri onu pratik yönüyle ele alarak bir zanaat olarak sınıflandırmış ve uygulamalı bir disiplin olarak kabul etmiştir. Bu çift yönlü yaklaşım, İslam mimarisinin hem bilimsel hem de sanatsal bir alan olarak gelişimine katkı sağlamıştır. Bir mimari eserin ortaya çıkışındaki ilk adım, binanın planının ve tasarımının hazırlanmasıdır. İslam klasik kaynaklarında mimari planlar; levha, tarh, nakış, resim ve tasvir gibi terimlerle ifade edilmiştir. Bu planlar genellikle ince kâğıtlar üzerine çizilmiş olup, kullanılan malzemelerin zamanla bozulmaya yatkın olması nedeniyle günümüze ulaşan örnekler sınırlıdır. Ancak, bazı el yazması eserlerde bu planlara dair örnekler bulunabilmektedir. Bu tür örneklerden biri, 11. yüzyılda Ali b. Yusuf tarafından Farsça kaleme alınan Lübbü’l-hisâb adlı matematik eserinde yer almaktadır. Bu makalede, İslam medeniyetinde ilimlerin sınıflandırılmasında mimarinin yeri ele alınacaktır. Ardından Ali b. Yusuf’un hayatı ve Lübbü’l-hisâb adlı el yazmasının içeriği hakkında bilgi verilip söz konusu eserde yer alan iki mimari plan incelenecek ve bu planların Farsça metni ile Türkçe çevirisi sunulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Sanatları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 12 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 3 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 25 |