This particular research is an attempt to unearth and analyse an Australian novel The Turkish Spy (1932) - not yet known to the Turkish readers. Written by an Australian First World War veteran named Charles Cooper, the novel is rich with stories of espionage and the narrative bears elements of travel literature. In Cooper’s narrative depictions of Istanbul and Cairo turn into an oriental space. Rather than a story based on Gelibolu Campaign (1915) or the First World War, the novel attempts to play with the delicate boundary between fact and fiction, a feature of spy or espionage novels. Cooper offers a challenging narrative based on the portrayal of a female Turkish spy - in which a Turkish nurse Mebrookeh takes on her brother’s mission as a spy after her brother is killed by an Australian soldier. Set in Gelibolu, the novel moves to Egypt and France as Mebrookeh turns into a skillful spy. With a striking story at the fulcrum novel questions the influences of war, politics and international affairs during the interwar years. The narration rejects a single authoritarian voice, transcends a monological national narrative in Mikhail Bakhtin’s terms, as different voices describe enemy in different ways. In a New Historical reading, by recovering the voice of a female Turkish spy in a spy story, Cooper attempts to uncover an alternative discourse to the grand historical narratives of the Gelibolu Campaign reminding readers a century old campaign and the missing female voice in war literature.
Charles Cooper The Turkish Spy Mikhail Bakhtin New Historicism Gelibolu Campaign
TUBİTAK-Sobag
114K683
This article is part of a research project entitled ‘’Fictional History Writing: Gallipoli Campaign in British Commonwealth Novel’’ funded by TUBİTAK 114K683, 2015-2017
Bu araştırma, Türk okuyucular tarafından henüz tanınmayan The Turkish Spy (1932) adlı bir Avustralya romanını tanıtmak için yapılan bir incelemedir. Avustralyalı Charles Cooper adında I. Dünya Savaşı gazisi tarafından yazılan roman casusluk hikâyeleriyle zengindir ve anlatıda gezi edebiyatı unsurları da bulunmaktadır. Cooper’ın hikâyesinde İstanbul ve Kahire oryantalist bir şekilde betimlenmiştir. Çanakkale Muharebeleri (1915) ya da I. Dünya Savaşı anlatan bir hikâye yerine, roman casus romanlarının bir özelliği olan, gerçek ve kurmaca arasındaki ince çizgi arasında gidip gelmektedir. Cooper casus ağabeyi bir Avustralyalı asker tarafından öldürüldükten sonra ağabeyinin yerine geçerek casusluk görevini devralan Mebrookeh adında bir Türk casus-hemşirenin betimlendiği iddialı bir hikâye sunar. Gelibolu’da başlayan roman, Mısır’a ve ardından Fransa’ya geçerken, Mebrookeh yetenekli bir casusa dönüşür. Merkezinde çarpıcı hikâyesi ile dikkat çeken roman, savaş sonrası yıllar içinde savaşın etkileri, politik ve uluslararası meseleleri de sorgular. Romanda tek otoriter anlatıcı yoktur, farklı sesler düşmanı farklı şekillerde anlattıkça, Mikhail Bakhtin’e göre anlatı monolojik ulusal bir anlatımı aşar. Yeni Tarihselci bakış açısıyla yapılan bir incelemede, Cooper bir casus hikâyesinde bir Türk kadın casus yaratarak okurlara hem yüzyıllık bir savaşı hem de savaş edebiyatında unutulmuş kadın sesini hatırlatır ve bu şekilde Çanakkale Savaşlarıyla ilgili yazılan büyük tarih anlatılarına karşı çıkan alternatif bir söylem ortaya koyar.
Charles Cooper The Turkish Spy Yeni Tarihselcilik Mikhail Bakhtin Çanakkale Muharebeleri
114K683
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | 114K683 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 4 |