Konstantinopolis, Orta Çağ boyunca kültürel, politik, ekonomik ve dini bir merkez olma özelliği göstermektedir. Çok sayıda yabancının asker, tüccar, köle, elçi olarak şehre geldiği görülür. Yabancıların şehir yaşamındaki etkinlikleri ve ağırlıkları konusunda ise farklı değerlendirmeler söz konusudur. Her ne kadar İtalyalılar, Müslümanlar ve Slavlar gibi ağırlıklı olarak ticari ve askeri etkinlikler için şehre gelenlerin nitelikleri konusunda daha net fikirlere sahip olsak da Yahudiler ve Ermeniler gibi vatandaşlık elde etmiş topluluklar hakkındaki değerlendirmelerimiz konusunda etnisite, nüfus ve asimilasyon ile ilgili iki temel problem göze çarpmaktadır. İlk problem, Bizans’ta görülen bir çeşit Romalı milliyetçiliğinin göz ardı edilmesidir. Yabancıların zaman zaman sorunlar yaşasalar da Bizans’ın bir parçası oldukları, dinsel ayrılıklar dışında benimsendikleri ve hatta imparatorlar çıkardıkları düşüncesi oldukça yaygındır. Ancak Romalılaşma ve asimilasyonun göz ardı edilmesi ve etnik köken ısrarcılığı bizi şehirdeki yabancılarla ilgili yanlış değerlendirmeler yapmaya itmektedir. Yabancılarla ilgili ikinci problem ise onların, Romalı nüfusa oranı ve karşılaştıkları tutumla ilgilidir. Şehirde yaşayan yabancılar küçük bir azınlığı oluşturmaktaydı ve buna rağmen yabancı karşıtlığı, isyanlar, tehcir ve izole yaşam alanları görülüyordu. Bu durum bizi Konstantinopolis’in çok uluslu, kozmopolit bir şehir olduğu düşüncesini sorgulamaya iter. Dolayısıyla çalışmamızda şehirdeki yabancı toplulukların yaşamları ve etkinlikleri anlatılırken, bir yandan da onların asimilasyonları ve toplumsal statüleri incelenmiştir.
Constantinople was a cultural, political, economic and religious center throughout the Middle Ages. It is seen that many foreigners came to the city as soldiers, merchants, slaves and ambassadors. There are different evaluations about the activities and weights of foreigners in city life. Although we have a clearer idea of the qualifications of those who came to the city mainly for commercial and military activities, such as Italians, Muslims and Slavs, two main problems with ethnicity, population and assimilation stand out in our assessment of citizenship-acquired communities such as Jews and Armenians. The first problem is the neglect of the kind of Roman nationalism found in Byzantium. Although foreigners have problems from time to time, it is quite common to think that they are a part of Byzantium, they are adopted outside of religious differences and even they have emperors. However, the ignorance of Romanization and assimilation and the insistence on ethnicity push us to make wrong assessments about foreigners in the city. The second problem with foreigners is their ratio to the Roman population and the attitudes they encounter. Foreigners living in the city were a small minority, and yet there was xenophobia, riots, deportations and isolated living quarters. This situation forces us to question the idea of Constantinople as a multinational, cosmopolitan city. Therefore, in our study, while explaining the lives and activities of foreign communities in the city, their assimilation and social status were examined.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 11 |